Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bilim doktoru (PhD:çoğu ülkede üniversiteler tarafından yapılan bir çalışma dersinden sonra verilen en yüksek akademik derecedir) ünvanına sahip bir akademisyendir…
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen ‘Ekonomik Dönüşüm Zirvesi ve Yeni Paradigmalar” Zirvesi’nde Nureddin Nebati açılış konuşması yaptı. Zirveye, Prof. Dr. Charles Yuji Harioka, Prof. Dr. David B. Audretsch, Prof. Dr. Cheng Hsiao, Prof. Dr. Jonathan A. Batten, Prof. Dr. Douglas Cumming ve 12 ülkeden pek çok akademisyen, son dönemdeki iktisadi gelişmeler ile ilgili görüşlerini paylaşacak.
Bu zirve bir akademik toplantıdır.
Açılış konuşmasında Nebati’nin bir cümlesi sosyal medyada Recep İvedik tayfasının elinde dolanıp duruyor…
"Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heteredoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır" demiş.
Gerçi bu konuşmanın tüm cümleleri bu tayfaya ağır gelir…
Tüm hayatını 300 kelime üzerinden çeviren ve zamanı geldiğinde Kılıçdaroğlu'na tıpış tıpış oy veren bir kitle için biraz zor bir iş yapmayı deneyeceğim…
Tane tane ve bildikleri toplam 300 kelimeyi kullanarak anlatacağım…
Önce kavramlardan başlayalım…
Neoklasik ekonomi düşüncesi:
-Neoklasizmin kökenleri, nesnel matematiksel modellere dayanan ve tarihsel belirleyicilerden uzak daha titiz bir ekonomik teori arayan marjinalist ekonomistlerin fikirlerinde bulunur.
İnsanların ve şirketlerin davranışlarıyla ilgili olarak, neoklasik okul üç temel varsayıma dayanmaktadır:
-Hem üretici hem de tüketici rasyoneldir.
İnsanlar, mal veya hizmetleri tüketirken faydalarını veya memnuniyetlerini en üst düzeye çıkarmaya çalışırlar.
-İşletmeler mal veya hizmet satarken karlarını maksimize etmeye çalışırlar.
-Kişiler ve şirketler, tam ve ilgili bilgilere dayanarak bağımsız hareket eder.
Yani sizin anlayacağınız şekilde :
-Aga, herkes iyiyi ucuza alma peşinde…
-Malın sattığını gören fiyatı kaskallar…
-Herkes işine geldiği gibi satar…
….
Epistemoloji:
Bilgi kavramının kendisi, doğa, kaynağı, türleri, neye bilgi denilip denilmeyeceği ve bilginin doğruluk ölçütü gibi sorulara yanıt aramaktadır.
Yani ….
-Hacı, bizim kafa bu işlere basmaz… Benim bi arkadaş var, ona sorarım. Herif hergün gazete okur… Ortaokulu da bitirmişliği vardır…
Gerçi bu ivedikgillerin arasında epey bir lisans diplomalı vardır lakin algı seviyesi ilkokul birden terktir…
Gelelim heterodoks yaklaşıma:
-Kimse size eşcinsel olduğunuzu filan ima etmiyor. Farklı ve çoklu fikirler, bakış açıları demek…
Yani…
Şehir görmüş, büyükşehir görmüş, başka ülkeler görmüş pek çok akıllı çocuk buralardan öğrendikleri ile senin kasaba düzeni görüşlerini değiştirir bilader…
Davranışsal ekonomi ve nöroekonomi:
-Eski dünyanın kalıplaşmış ekonomi teorileri artık işlemiyor…
İnsanlar daha duygusal, daha kişisel kararlar ile ihtiyaçlarını belirliyor, satın alma kararlarını oluşturuyor…
Yani…
Yeni gençlik denişik hacım… Ticareti filan sizden iyi biliyorlar… Dünyaya satıyorlar…
Bir toparlamak gerekirse…
Bakan Nebati’nin bu akademik cümlesi…
Şunu diyor…
“Geçen yüzyıllardan kalma kalıplaşmış ekonomi teorileri işe yaramıyor. Bunun yerine bilgi ve deneyim kaynaklı çoklu ve farklı bakış açıları ile yeni dönemde ticarette ve ekonomide reel matematik kalıplar dışında kişisel ve duygusal motivasyonlu talep gelişimleri var.”
Zaten bunu konuşmak için de bakan akademik bir toplantı düzenlemiş…
Hadi bilader…
Uza şurdan…
Bu mevzular seni aşar…
Sus ve sessizce uzaklaş mekandan…
Kendi mahallene…