Bu savaş değil, soykırım

Filistinli Müslümanların mücadelesi, kimse tarafından basit bir yorumla ele alınacak bir mesele değil. Bu kavga, bugün başlamadı; Müslümanlar, bu kavgayı başlatmadı, bu duruma getiren de onlar değil.

Müslümanlar, zalime dur demeye, işgalcileri kovmaya çalışıyor. Ancak, birileri hala Filistin halkını millet olarak görmekte zorlanıyor, bir diğeri topraklarını satmış iddiasında bulunuyor.

Tam 50 yıldır, her türlü ablukaya, zulme ve mağduriyete rağmen Filistinliler, "özgür Filistin" diye haykırıyor. Bu, sadece bir izleyici kitlesi bulmak ya da başkalarına hoş gözükmek için değil, aksine topraklarını işgalcilerden korumak adına gerçekleştirilen bir mücadele.

Filistin halkı, tarihsel bir direnişin ve varoluş mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Bu mücadele, yalnızca sözde değil, aksine topraklarını, kimliğini ve özgürlüğünü savunma adına verilen bir yaşam savaşıdır. Belki de bu gerçeği kavrayabilmek, sadece o coğrafyanın toprağında değil, kalplerde de bir özgürlük fidanı ekmek anlamına gelir.

Dün bombalanan Gazze'deki El-Ehli Baptist Hastanesi’ndeki katliamdan sonra İsrail mağdur diyenler İsrail mazlum diyenler bu söylemlerine nasıl devam edecek? Gerçekten de İsrail’i savunmaya devam edebilecek misiniz? Bunu yapabilenleri şaşkınlık içinde izliyorum. Bunların başında da ABD geliyor her zamanki gibi. Dün ABD başkanı Joe Biden, Gazze’de hastaneye yapılan saldırı için üzgünüm, İsrail değil diğer taraf yapmış görünüyor dedi. Üstelik Hastane katliamında kullanılan bir tonluk MK-84 füzesi ABD’nin İsrail’e gönderdiği füzeler iken bunu bile bile bu açıklamayı yapabilmeleri…  İnsan kendi evladının yattığı hastaneyi nasıl bombalasın? İnsan olan küçücük çocukları bombalayabilir mi? Bu düpedüz soykırım… 

Birleşmiş Milletlerin Filistin toprağı olarak kabul ettiği sınırları işgal eden İsrail’i konuşmayanlar, yerinden yurdundan zorla çıkarılan milyonlarca Filistinliyi konuşmayanlar, mülteci kamplarında perişan halde yarım asırdır çile çeken yüzbinlerce Filistinli mülteciyi konuşmayanlar, Filistinli masum sivilleri, kadınları ve çocukları iftar sofralarında katledenleri konuşmayanlar bugün kalkmış İsrail’i savunuyor ve masumlaştırmaya çalışıyor. Bunların hepsini nasıl görmezden gelebiliyorlar, olana bitene nasıl kulaklarını tıkayıp, gözlerini yumuyorlar aklım almıyor. 

Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in düzenlediği hava saldırısında 500'den fazla kişinin öldüğünü açıkladı. Filistin'de dünyanın gözü önünde yaşanan acı bir katliam var. İsrail devletinin hastane bombalayacak kadar vahşileşmesine sessiz kalanlar, katillerin daha da cesaretlenmesine neden oluyor. Hastaneyi bombalamak düpedüz soykırıma teşebbüstür ve her türlü insan hakları yasasına aykırıdır. 

Kaç bedduada biter bu acı? Sayfa sayfa lanet etsem ne fayda… Dün gece uykumu kaçırdı içinde kan olan bebek ayakkabısı. Bebek ayakkabısının içinde kanın ne işi var? Masumiyetin acı sembolleri isimli bir fotoğraf sergisinin içinde geziniyor gibiydik dün gece boyunca… Bir elinde bir parça ekmek ve kolunda serum takılı olan küçük ölü bir beden… Adını bilmediğimiz, hayallerini duymadığımız, masum, küçük, günahsız bir beden… Ölümün ne işi var bu küçük bedende? Korku dolu gözler var her yerde, korkunun çocukların gözlerinde işi ne? O gözlere iyi bakın! Savaş ve korku istemiyor. Çok üzgünüm çok… Umarım en ağır şekilde alırlar cezalarını. Kiminle savaşıyor İsrail? Ağzı süt kokan bebeklerle, yürüyemeyen yaşlılarla, hasta yataktan kalkamayanlarla mı? Önce insanların yuvasını, sonra hastaneyi bombalamak savaş değil, vahşettir, soykırımdır. Masum insanların katliamı, kabul edilemez bir insanlık suçudur. Hepimiz tek bir yürek olup, aynı sesi çıkarmalıyız. “Bu savaş değil, soykırım!”