Toplum mühendisliği yapmak bunların temelinde vardır.
Esinlerini 20. yüzyılda Rusya ve ABD arasındaki soğuk savaş döneminden alırlar.
Bizdekilerin tarzı biraz daha faşist - stalinist tarafa yakındır.
Toplum mühendisliğini şiddet, baskı ve zorbalık üzerinden yapmayı pek severler.
Şimdilerde de bunu linç, afaroz, düşkün ilan etme gibi yöntemler üzerinden kurdukları muasır engizisyon sisteminde uyguluyorlar.
Geçen yüzyılın başında ülkemiz I. Dünya Savaşı ve Kurtulus Savaşı'nda eli kalem ve eli silah tutan insan kaynaklarını büyük ölçüde kaybetti.
Özellikle eli kalem tutan nesiller neredeyse soykırıma uğradı.
Yeni kurulan rejimde önemli ve kilit makamlar için doğru insan kaynağı maalesef çok kısıtlı idi.
Millet iki büyük savaşın ardından ekonomik olarak da çok zordaydı.
Biraz kendini toparlayıp yönetimde sesini çıkaracak gibi oldu ki...
1960'ta toplum mühendisleri devreye girdi ve darbe yaptı.
Halkın çok sevdiği Menderes ve ekibini kurtarmak için nümayiş yapma gücü bile yoktu...
İçine akıttıkları gözyaşları ile seyrettiler...
Ama ilk sandıkta bu tereslere ve yaptıkları toplum mühendisliğine gereken cevabı verdiler.
Güçleri o gün o kadarına yetiyordu...
Ama bu arsız takımı doymak ve durmak bilmiyordu...
12 Mart muhtırası, Talat Aydemir darbe girişimleri hep bu arsızlığın ete kemiğe bürünmesi idi...
Kakin millet bunlardan hep nefret etti...
Yine 1980'e gelene kadar, yapacakları toplum mühendisliğini meşrulaştırmak adına kardeşi kardeşe kırdırdılar.
Maraş ve Taksim olaylarını yaptılar.
Yine bir darbe ile başa geldiler.
Ama her türlü zorbalığa rağmen halk sandıkta bu tereslerin işaret ettiği yöne gitmedi...
90'larda sağ ile solu güya iktidarda bir mühendislik ile birleştirdiler ama bu süreç Cumhuriyet tarihinin belki de en yıkıcı süreci oldu...
Halk bir sonraki seçimde yine bunlara yol vermeyip rahmetli Erbakan’a teveccüh etti...
Dayanamadılar bir yıl...
Hemen saldırıp bir darbe daha yaptılar...
Bu sefer bin yıl süreceğini iddia ettiler ama halk beş yıl bile dolmadan alaşağı etti bu teresleri yine...
Mütemadiyen ellerinden geleni yaptılar ve hala yapıyorlar...
Ama en son 15 Temmuz 2016'da sandıkla yetinmeyip, tanklarını çıplak elleri ile tokatladı millet bunların...
Bu kafa kendini bu millete hiç ait hissetmedi...
Hiç de ait olmadı...
Kendisini o milletin efendisi sandı hep...
Ondan oy istemek zül geldi...
O’nu kimi zaman “bidon kafalı” diye, kimi zaman “ göbeğini kaşıyan adam “ diye aşağıladı.
Bu millete, köpeğine verdiği kadar değer vermedi...
Batının iflaf olmaz bir karasevdalısı oldu.
Batı’nın konağında bekçi köpeği olmayı, kendi mahallesinin onurlu sakini olmaya hep tercih etti bu kafa...
Şimdi de...
Ajans marifeti ile...
Z kuşağının...
Yani 2000 sonrası doğanların zihinlerine çökmeye çalışıyorlar...
Kendi marifetlerini, görmeyen ve bilmeyen nesili elde edeceklerini hesaplıyorlar...
Kendi rezil yıllarını yaşamamış kuşağı yalanlar ile kafalarız hesabı yapıyorlar...
Ama...
Toplumsal hafızanın nesillerarası aktarım süreçlerinin artık çalışmadığını zannediyorlar...
Yanılıyorlar...
Bir de...
Bu bizim son güncel nesile de her zaman olduğu gibi değer vermeyip, küçümsüyorlar....
Onların aptal, embesil, bencil, internet ve oyun bağımlısı... vs. olduğu ön kabulu ile her zamanki hoyrat, nobran ve nadan tavırlarını sergilemeye devam ediyorlar...
Ama sadece bir Teknofest'e gidip baksalar görecekler yine her zamanki gibi büyük bir yanılgıda olduklarını...
Asıl embesilin Z kuşağı değil, onlara don biçmeye kalkan kendileri olduğunu...
Zehir gibi bir kuşak geliyor...
Azimli ,gayretli, çalışkan,hedefleri olan...
Zalimi sevmeyen, zulmü alkışlamayan...
Mazlumdan yana olan...
Hak için halkla beraber olan...
Emperyalizm dünyasına panzehir bir nesil geliyor...
Ve bunlar bunun farkında bile değil...
Rakı içmeyi en bilimsel ritüel zanneden kendi soylarını gördükçe, hepsi aynı zannedip, ellerini oğuşturuyorlar...
Yalnız bu yükselen yeni nesilin ilk büyük tokadını yine sandıkta, 2023'te yiyecekler...
CHP ve Ajans, Z kuşağına embesil muamelesi yapıyor...
Paylaş