2002'de Reis iktidara geldiğinde Türkiye çok zor bir durumda idi…
Öncelikle 2001’de Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizi yaşanmış, finans sistemi çökmüş durumdaydı...
Dünya Bankası’nın kabineye atadığı bakan IMF ile stand by anlaşması imzalamış, ekonomi ve millete acı reçete yutturuluyordu.
28 Şubat’ın daha dumanı tütüyordu.
Bilumum vesayet odakları devletin ve milletin üzerine ahlaksızca çökmüş, çöreklenmişti.
Önce onlarca yıl geri kalmış altyapı yatırımlarını tamamladı.
AB'ye üyelik şartlarını yerine getirmek için görüntüsü ile demokratikleşme adına pek çok düzenleme yaptı.
FETÖ'cü gladyonun NATO'cu gladyoyu tasfiye etmesine yol verdi.
Sonra FETÖ'cü gladyonun tasfiyesini başlattı…
Altyapı yatırımları tamamlandıktan sonra üretim yatırımlarına yöneldi.
Savunma başta olmak üzere birçok alanda yerli üretimin gelişmesini sağladı…
Onu gerçekten fark ettiklerinde 2011'de gezi kalkışmasını planlayıp alaşağı etmeyi denediler…
Ama zaten demokratikleşmiş bir ülkede, şımarık azgın azınlıkların hayal ettiği turuncu devrim büyük bir fiyasko ile sonuçlandı…
Sonra 17/25 Aralık yargı darbesini planladılar…
Aynı gün yaptığı hamleler ile bu planları da boşa çıkardı…
Dış politika hamleleri ile uluslarası alanda Türkiye ve lideri gittikçe güçlendi.
Bu arada ustalıkla yürüttüğü demokratik açılım süreci ile pkk ve hdpyi açmaza düşürdü: - “Ya terörist olun ya da siyasi oyuncu olun “.
Onlar terör tarafını seçince, Türkiye'nin terörle içerde ve dışardaki meşru mücadelesine hiçbir uluslararası terör destekçisi ağzını bile açamadı…
15 Temmuz’da; bir umut askeri darbe denediler..
Bunu da ustalıkla ve milletinin büyük desteği ile aştı ve FETÖ'nün tamamen tasfiyesinin yolu yaptı…
PKK terörünü içerde ve dışarda tükenme noktasına getirdi.
Küresel sermayenin yerli işbirlikçilerine, komprador burjuvaziye millileşme ve yerlileşme konusunda sıkça ayar verdi.
Dediklerini yapanlara yani yerli ve milli olana, olmaya çalışana ise destek verdi…
BM'de 21. Yüzyılın manifestosunu açıkladıç "Dünya beşten büyüktür" dedi.
Karabağ ve Libya’da emperyalizmin bileğini büktü…
Milletine 2023, 2053, 2071 vizyonlarını verdi…
Özgüven aşıladı…
Son hamlesi ekonomik tam bağımsızlık hamlesi oldu…
Kur, faiz, enflasyon döngüsü içersinde 250 yıldır cendereye alınan ülkenin bu fasit daireden çıkışı için büyük bir hamle başlattı…
Buna ekonomik kurtuluş savaşı dedi…
Tüm bu hamlelerine MHP ve Devlet Bahçeli başından beri destek verdi…
Özellikle 15 Temmuz darbe kalkışmasından sonra bu destek açık ve koşulsuz oldu…
Türk Devletine ve dolayısı ile Erdoğan’a takılmak istenen her çelme bu süreçten daha da güçlenerek çıkmasına sebep oldu…
İçerdeki muhalifler alternatif olabilmeye uğraşmak yerine düşman olmayı tercih ettiler…
Düşmanımın düşmanı dostumdur kafası ile kimler kimler ile işbirliği içine girdiler…
Bugüne kadar herşeyi yaptılar…
En son denemedikleri bir tek…
Komprador burjuvazinin Ecevit ‘e karşı aldığı tavır ve verdiği ilanlar ile..
28 Şubat’ta denedikleri şantaj ve para ile vekil devşirip Meclis darbesi yapmak kaldı…
Bugünlerde gözlemlediğim odur ki; İstanbul’daki komprador büyük burjuvazi ve periferdeki komprador küçük burjuvazi elele son bir kalkışma hazırlığındalar…
Meclis'teki ayaklarını da epey bir hazırlamışlar anlaşılan…
Egosu zedelenen, umudu kalmayan, babycan ve davidof artıkları, şantaja açık ,karın ağrısı olanlar, dünya malına zaafı çok olanlar güya özel ortamlarda ateşli Erdoğan ve AK Parti muhalifliğine başlamışlar…
Derim ki; “sakın denemeyin”
Ezileceğini bilerek tankın önünde duran, yağan mermilerin üzerine üzerine boğaz köprüsüne dimdik yürüyen bu milletin iki BEYİ size meydan okuyorsa…
Ve daha hiç kaybetmemişlerse…
Ve kadim Devlet…
Devlet-i ebed müddet hepinizin ve yaptıklarınızın farkındaysa…
“Sakın denemeyin, aklınızdan bile geçirmeyin.”