Yeryüzündeki uygarlıklar tarihine bakıldığında görülen en önemli dönüm noktalarının ya büyük savaşlardan sonra ya da büyük doğa olaylarından sonra olduğu görülür. Büyük hesaplaşmalar - ister insanların kendi arasında ister doğa ile - büyük dönüşümlerin ilk enerjisini oluşturuyor. Bakınız 1. Dünya Savaşı’nın ardına, bakınız 2. Dünya Savaşı’nın sonuna. Ve bakınız büyük salgınların sonrasına.
Şimdi de salgın dünya ekonomisini yönetenleri hesaba çekiyor. Daha çok başındayız bu hesaplaşmanın. Galibini herkes biliyor ama kimsenin dili varmıyor söylemeye. Yaşayıp göreceğiz.
Ve yönetim biçimlerinin değişim ve dönüşümü de aynı zamanlara denk gelir.
Demokrasi de bir yönetim biçimi olarak yerini aldı ve bugün yeryüzünde farklı yönetim biçimlerinin en önemli harcı.
Bir yönetim biçiminde demokrasi yoksa o yönetim biçiminin ayakta kalabilmesi pek de mümkün değil.
Türkiye’de demokrasi yok diyenlere gülüyorum. Demokrasi yoksa oy için yapılan açılımlara bakın. Tam da bunun için var demokrasi.
CHP neden yıllarca karşısında durduğu başörtüsüne sahip çıkıyor. Cumhurbaşkanı neden Alevi oyları için açılım yapma ihtiyacı duyuyor. Demokrasi için. Pandemi sonrası ufukta görülen büyük hesaplaşmaya hazırlık için saflar genişletiliyor. Sırf seçimlere hazırlık olarak değerlendirildiğinde yanlışa düşülür. Bu dönüşüm karşısında duran, içselleştirmeyen bu rüzgarla gider.
Türkiye ekonomide yaşadığı büyük gelişim ve dönüşümü kültür ve medeniyet dünyasına da aksettirmek zorundadır. Coğrafyasının lider ülkesi olma pozisyonunu sürdürmesinin tek yolu budur. Yunanistan, Mısır, İsrail ile yaşanan itiş kakışın asıl nedeni de budur. Bu itiş-kakışlar birbirini yok etmek değil de güreşteki el ense çekmek vari hareketlerdir.
Hem dev ekonomisi hem de coğrafi üstünlükleri ile bölgesinin lider ülkesi Türkiye, önümüzdeki 20 yılın sonunda Avrupa coğrafyasının da en büyük ve güçlü ülkesi olacaktır. İktidarda kim olursa olsun bu böyledir.
Bu ülkeyi yerinde patinaj yaptıracak olan ise güç etrafında pervane olan dalkavuklar, liyakatsız ve hiçbir özelliği olmayan öngörüsüz yöneticilerdir. İktidarda kim olursa olsun önemle ele alınması gereken budur.
Son günlerde yaşanan siyasi gelişmeleri günlük politik olaylar olarak değil de siyasetin alan büyütmesi olarak ele almak gerekir.
Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Böyle olmadığını düşünenlerin yakın siyasi tarihimizi az daha okumasını öneririm.