Bir yıldan fazladır tüm dünyada pandemi rüzgarları esiyor.
Bazı gerizekalılar için ne kadar işe yarar bilmiyorum ama şu ön alma cümlesini başa bir yerleştireyim: "Covid 19 diye bir virüs var ve pandemi de gerçek”
Bundan sonrası için de gelelim mevcut durum analizine...
Planladıkları küresel bir gelecek var.
Bunu gerçekleştirebilmek adına yoğun bir faaliyet içindeler.
İster doğal döngüsü içerisinde hayvandan insana geçen bir virüs olsun, isterse bir laboratuvar ürünü biyolojik bir silah olsun.
Bir tür dijital köleliğe doğru gidiyoruz.
Öyle büyük bir toplumsal mühendislik yapıyorlar ki doktoru da siyasetçisi de sıradan vatandaşı da yaratılan ilüzyona kanıyor ve hatta bu ilüzyonun bir parçası oluyor.
Pandemi bu dijital kölelik sistemine doğru giden yol haritasının kolaylaştırıcı unsurlarından birisi sadece...
Virüslerin mutasyon sebebi basit olarak kendi yaşam döngüsünü güvenceye almak diye tanımlanabilir.
Bir konakçısı olmayan virüs hayatta kalamaz...
Konakçısının yaşamını sonlandırmak virüs için kendi yaşamını sonlandırmak ile eş...
Yani...
Geçirdiği mutasyonlarda temel hedefi kendi varlığını korumak...
Bizim bağışıklık sistemimiz ise sürekli hastalık yapma özelliğine sahip canlılara karşı sürekli savunma geliştiriyor.
Binlerce yıldır bu süreç devam ediyor.
Virüs konakçısını öldürmeyecek şekle doğru mutasyona devam ediyor...
Son rakamlar da bunu teyit eder durumda...
Sağlık Bakanının vaka sayısı ve hasta sayısı diye üzerine basa basa anlatmaya çalıştığı konu tam da bu idi...
Virüsün bulaştığı insan ile hasta ettiği insan sayısı arasındaki fark gitgide açılıyor...
Bu virüsün hastalık yapıcı etkisinin azaldığının açık bir göstergesi...
Alınan önlemler ise aslında olabildiğince yeterli...
Şöyle bir matematik yapsak...
Her bir pozitif kişi hastalığı iki kişiye bulaştırsa en geç iki ay içinde tüm nüfusa mutlaka bulaşması gerekirdi...
Bir yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen toplam vaka sayısı nüfusun yüzde beşi bile değil...
Risk haritalarında vaka sınırları çok düşük tutuluyor.
Yani bin kişiden birisi hasta değil, virüs pozitif ise kırmızı yani çok yüksek risk bölgesi diye tanımlanıyor.
İnsanlar pozitif olup iyileşiyor.
Etraflarındakileri görüyor.
Gördükçe hastalığın kabul edilebilir riskler taşıdığı algısına sahip oluyor.
Tam bu sırada küresel algı sistemleri devreye giriyor.
Birkaç ayda bir çocukları daha fazla etkileyen, daha fazla hasta eden bir varyant çıktığı iddia ediliyor. Her seferinde bunun doğru olmadığı, varyantların özel olarak çocukları yetişkinlerden daha fazla hasta etmediği ortaya çıkıyor.
Varyantların bazılarının daha bulaşıcı, bazılarının daha ağır hastalık yaptığı doğru. Covid-19 vaka sayıları arttıkça çocuklarda vaka sayılarının küçük bir miktar arttığı da doğru. Çünkü çocuklarda yayılım erişkinleri takip ediyor.
Varyantların bazılarının daha bulaşıcı, bazılarının daha ağır hastalık yaptığı doğru. Covid-19 vaka sayıları arttıkça çocuklarda vaka sayılarının küçük bir miktar arttığı da doğru. Çünkü çocuklarda yayılım erişkinleri takip ediyor.
Bu iddiaları ortaya atanlar sağdan soldan aparttıkları grafikleri cımbızla çekiyor, işlerine geldikleri gibi sunuyor, kırmızı mavi flaş flaş twitlere koyuyorlar. Çünkü bu iddialar sizi en zayıf yerinizden, çocuklarınızdan vuruyor ve çok satıyor.
Ama mesela ABD'nin 1 yıllık vaka sayısı grafiğine göre 0-5 ve 6-13 yaş arası en az vaka görülen yaşlar ve bu salgın boyunca değişmedi.
Korku kitleleri en kolay yönetme ve itaat ettirme yöntemidir...
Tıbba gelene kadar, insan bağışıklık sistemi bu konuda her zaman olduğu gibi mücadele içinde.
Daha bilmediğimiz binlerce hayatı tehdit eden etken ile, her zaman olduğu gibi...
Küresel toplum mühendileri ise...
Nüfusun artışını ve sayısını kontrol peşindeler...
Nüfusun hareketliliğini kontrol peşindeler...
Üretimi kontrol peşindeler...
Siyaseti kontrol peşindeler...
İnsanları cinsiyetsizleştirme peşindeler...
Bilimsellik diye bir din uydurup, buna muhalefet edeni afaroz etme peşindeler...
İnsanların düşüncelerini kontrol etme ve yönlendirme peşindeler...
Hatta bağımsız düşünceyi yok etme peşindeler...
Yazılacak çok şey var daha...
Ama insan aklı eninde sonunda kendini koruyacak ve hep olduğu gibi bu mücadele sonunda da galip gelecektir...