Şehirlerin yerleşmiş algıları vardır….
Konya deyince akla Mevlana ve Selçuklu gelir mesela…
Eskişehir deyince de öğrenci ilk akla gelen algıdır…
Eskişehir Teknik Üniversite’sinin de kurulması ile üç büyük devlet üniversitesine sahip bir şehir olduk…
Türk Dünyası Kültür Başkenti olduk…
2019'da da eğitim başkenti olduk…
Öğrenci kenti Eskişehir’i Eğitim ve Kültür Başkent’ine çevirmek için neler yapmalıyız?
Üniversite sadece teknoloji geliştiren ve öğreten bir yer midir?
Yoksa insanlığın ve düşüncenin özgürce gelişebilmesi için oluşturulan bilim, kültür ve eğitim sahası mıdır?
Ya da şöyle bir soru:
- En yüksek teknolojiye sahip ama felsefe, tarih, sosyoloji, ilahiyat, sanat gibi konularla hiç uğraşmayan bir toplum olabilir mi?
Büyük teknoloji firmaları en çok yazılımcı mı istihdam eder yoksa sosyal çalışmacı mı?..
Toplum dinamiklerini ölçmek, değerlendirmek, geleceğe hazırlamak, dünyayı algılamak, yeni vizyonlar geliştirmek…
Bütün bunlara sahip olmazsanız boş bir teknoloji teknikeri olursunuz ve yine bu yukarıdakilere sahip olanların hizmetine amade olursunuz…
Türkiye dünyada önemli ve stratejik bir konumdadır…
Eskişehir ise Türkiye'de stratejik ve önemli bir konumdadır…
Frig, Selçuklu, Osmanlı … gibi çok büyük medeniyetlerin büyük izlerini taşır Eskişehir…
Kafkaslardan,Balkanlardan, Orta Asya’dan gelen geniş bir kültür coğrafyasının harmanıdır…
Aynı zamanda Türkiye'nin de …
Edirne'den Urfa’ya, Trabzon'dan Samsun’a, Van’dan Çorum’a Türkiye'nin her yöresinden insanı barındırır…
Bu belki de şehrimizi ülkenin demografik ve kültürel manada en zengin şehirlerinden biri yapar…
İlahiyat, felsefe, sosyoloji,tarih, edebiyat... konularında Türk Dünyası Eğitim ve Kültür Başkenti olmanın ana yollarından biri de bence budur.
Binlerce yıllık tarihin odağında, toplumsal ve coğrafi altyapısı gayet uygun konumdayız.
Yunus Emre, Nasreddin Hoca gibi üzerine kürsüler kurulması gereken cihanşümul değerlere sahibiz.
Eskişehir’i sınırsız eğlence ve özgürlüğün olduğu öğrenci kentinden, sınırsız düşünce, kültür ve eğitimin olduğu gerçek bir üniversite kentine dönüştürmeliyiz.
Ve bunun için korkunç yatırımlar yapmaya,labaratuarlar, atelyeler kurmaya filan da gerek yok. Niyet ettikten sonra gerisini getirmek kolay.
Nasıl mı?…
Mesela…
Yunus Emre Uluslararası İçtimai İlimler Üniversitesi: “ tüm dünyanın referans alacağı bir ilim ve kültür merkezi”
Doğunun, Semerkand, Buhara, Taşkent’i…
Güney’in Bağdat’ı, Kahiresi…
Batı’nın Frankfurt’u, Viyana’sı…
Nasıl dünya tarihine damga vuran merkezler ise…
Eskişehir'‘in olmaması için hiç sebep yok…
Nasreddin Hoca hesabı…
Un var, şeker var, yağ da var…
Karar verip niyet ettikten sonra neden yapamayalım ki?..