Bundan tam 2 yıl önce 29 Mart 2020'de yazmıştık…
Sadece bu yazı da değil…
Pandemi sürecinde onlarca yazı yazdık…
Bir hekim olarak bakış açımı, tecrübelerimi ortaya koydum…
Ülkemizde ve dünyada pek çok hekim de benim yaptıklarımı yaptı…
Lakin yaygın medya ve sosyal medya bambaşka bir algı süreci yürüttü…
Dünya Sağlık Örgütü isimli bir hegemonya aparatı…
Başındaki çapsızın bir doktor bile olmadığı bir örgüt…
Ve …
Bu örgüte ve bu örgütün kuklacısı finans ve sanayi devlerinin yerli işbirlikçisi, akademisyen görünümlü papağanlar…
Bilimsel düşüncenin ilk kuralı olan şüphe ve sorgulayıcılığı hiçe sayan kurşun askerler…
Şimdi hepsi kayboldu…
Kuklacılarından yalnızca birisi olan Bil Gates bir tıp profesörü edası ile çıkıp şu açıklamayı yaptı: "Bunun grip gibi bir virüs olduğunu ve ondan çok daha fazla öldürücü olmadığını anlayamadık” diyor…
Bizim bilimsellik dininin putperest uzmanları ise ortalıkta yok…
Prof. Dr Ahmet Rasim Küçükusta diyor ki: "Bilefendi: Kovid’in çok düşük ölüm oranına sahip olduğunu anlayamadık.” Senin anlamaman gayet normal. Ya bunu anlamayan bilim adamlarına (!) ne demeli?”…
…
Başta söyledim…
Ben ve pek çok hekim konu hakkında en doğru yorumları her platformda yaptık…
Ne hastalığı küçümsedik , ne de virüsü yok saydık…
Ama kuklacılarından bile daha ateşli pek çok tıp kisveli çapsız hergün aylar sürecek tam kapanmalar önerdiler…
Hiç denenmemiş aşıların kullanılması için ünvanları üzerinden korku ve kaygı ortamları oluşturmak için bas bas bağırdılar…
Geçmişte kuş gribi, domuz gribi iki açık fiyasko örnek olmasına rağmen sürekli felaket tellallığı yaptılar…
Pek çoğu için bilim, insanlar, insanlık önemli değil…
Varlıklarının sebebi olan ağababalarının ne dedikleri önemli…
Türk Devleti bu global algı krizi sürecini olabildiğince iyi ve az hasar ile atlattı…
Bu süreçte pek çok sosyal deney yapıldı…
Küresel sistemin pek çok yapı taşı yerinden oynatıldı…
Sosyoloji manipüle edildi…
İnsanların çoğu coronadan önce ölüm yoktu zannına kapıldı…
Yeni küresel sağlık manipülasyonlarının kapıları açıldı…
İki yıl önce yazımda “Her Şey Eskisi Gibi Olacak mı?” demiştim…
Elbette olmadı…
Zamanı bırakın geriye sarmayı, yavaşlatmak bile mümkün değil…
Geçmiş ve bugün bize ancak gelecek projeksiyonu için bir öğrenme ve bilgi oluşturduysa ne ala…
Yoksa…
Telafisi imkansız zararlardayız insanlık olarak…
Bu bilinçsizlik…
Kolay manipüle edilebilme devam ederse…
Kıyametten önce kıyametler yaşamamız işten bile değil…
Teknoloji geliştikçe cehalet artıyor…
Nadanlık ve nobranlık artıyor…
Uzayın hayallerini kurarken, mağaralara dönüp yeniden avcılık toplayıcılık öğrenmek zorunda kalmak bu basiretsizlik ve cehalet ile çok da uzak bir ihtimal değil…
Bahsettiğim cehalet ise özellikle diplomalı cehalet…
Kitap yüklü merkepler…
Çok uzatmayayım ve 29 Mart 2020 tarihli yazımı da paylaşayım…
Her şey eskisi gibi olacak mı?..
Zamanı tersine çevirmek mümkün ise olur...
Neden olmasın?..
Mümkün değil mi?..
O zaman olmaz haliyle...
Korona ya da bir başka virüs...
Ya da bakteri...
Mantar enfeksiyonları...
Hastalık hep vardı...
Mikroorganizmalar hep vardı...
Değişen ne var?..
Farkındalıklar değişti...
Algılar değişti...
Algı yönetimi öne çıktı...
HIV...
Kırk yılı geçti keşfedileli....
Ne aşısı bulundu ne de tedavisi...
Kendi kendine yok da olmadı...
Sadece bulaşma hızı kontrol altına nispeten alındı...
Hala her yıl birbuçuk milyondan fazla yeni HIV enfeksiyonu oluşuyor...
Hala her yıl 800 bin kişi HIV nedeniyle hayatını kaybediyor...
İnfluenza yani grip hiç de aşağı kalmıyor...
Hepatit ha keza...
Bunlar en meşhurları...
Koronanın farkı?..
Hiçbirinde olmadığı kadar insanlar korku ve paniğe sevkediliyor...
Kalıcı davranış değişiklikleri, yaşam alışkanlıkları oluşturuluyor...
Çok ve çabuk tüket toplumunun tercihleri üzerinde global bir algı yönlendirmesi var...
Tamamıyla kontrol edilebilen bir algı süreci de değil bu...
Toplumlar kendi farklı tepkilerini geliştirecek...
Etno-kültürel kodlar farklılıkları iyice açığa çıkaracak...
Bencillik, dayanışma, birlikte hareket etme, merhamet, isyan, teslimiyet...
Bir çok davranış kalıbı test ediliyor...
Bunun etkileri bir iki hafta ya da ay sürmez...
Yıllar ve yıllar...
Sokağa rahat çıkmaya başladığımızda...
Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak...