Damatlar
Hakkı Kutlu'nun "Sitede yazar mısın" nazik daveti karşısında yazıp yazmama konusunda tereddüt yaşamıştım. Ben tarafım, bir muhalefet partisinin İl Başkanıyım. İnsanların yazdıklarıma bu zaviyeden bakmasından ve bazı kirli gazeteciler gibi çirkinleşmekten endişe etmiştim. İnanmanızı isterim, burada hiç bir şeyi muhalefet ve siyaset yapma adına yazmıyorum. Ülkem adına bugün yaşananların ve endişelerimin gerçek olmamasını gönülden diliyorum. Maalesef ki yaşadıklarımız ve gördüklerimiz ülkemiz adına yıkıcı ve yürek yakıcı. 13 Haziran'daki yazımda ülkedeki adalet ve hukukun durumunu aşağıdaki cümleler ile anlatmaya çalışmıştım. "İnsanımızın çaresizlikle Müge Anlı'dan adalet talep etmesinden utanç duyuyorum. Bu durumdan utanç duyması gereken Adalet Bakanı'nda tık yok. Cumhurbaşkanı, ekonomiyi kendi damadına, adaleti de yol arkadaşı Şeref Malkoç'un damadına teslim ettiği için halimiz bu... "
Keşke yukarıdaki yazdıklarım bir muhalefet partisinin Eskişehir'deki İl Başkanının boş ve saçmalaması olsaydı. Adaleti ve hukuku kadın programlarında ve sosyal medyada aramıyoruz, dileniyoruz artık. Elmalı'daki rezalet ülkenin ciğerini söktü. Aklınızı oynatmayacağınızı, yüreğinizin kaldırabileceğini düşünüyorsanız istismara uğrayan 7 ve 9 yaşındaki yavruların ifadelerini okuyun. Sonra iki çocuğunu koruyamayan bir ülkede yaşadığınız için oturun ağlayın.
Eski Roma İmparatorluğu'nda insanlar sefil hayat yaşarken, İmparatorluğun ihtişamı için olağanüstü devlet daireleri inşaa edilmiş. Osmanlı İmparatorluğunun çöküş nedenini açıklayan aklı başında tarihçilere göre sebep, adaletin çürümesi, liyakat sisteminin yerine rüşvetle makamların satılması ve yönetimlerde etkin olan saray damatlarının çapsızlığıdır. Örneğin Birinci Dünya Savaşına girmemizin müsebbiblerinden, 37 yaşında General yapılan Enver Bey saray damadıdır. İşgal edilen saltanatın sadrazamı Damat Ferid de saray damadıdır. 20 yıldır iktidar olan AK Parti de Romalılar gibi ihtişamlı Devlet Daireleri yaptı, Romalı generallerin bindikleri süslü arabaları gibi devlet imkanları ile en lüks otomobillere bindiler. Bu dönemin zenginleri de zenginliğin göstergesi olarak bindikleri lüks otomobillerine AK plaka taktırdılar. Ne diyordu Sayın Cumhurbaşkanı "İtibardan tasarruf olmaz", tabii devletin itibarını bindiğiniz Audi, BMW ve Mercedes ile sağlıyorsunuz.
Vatandaşa da kazık üstüne kazık vergilerle haddini bildiyorsunuz. Neo-Osmanlı oldukları için Osmanlı'nın çöküşünden esinlenmişler ki, ekonomiyi teslim ettikleri Cumhurbaşkanının damadı, ekonomiyi batırdı. Adaleti de, Cumhurbaşkanının yol arkadaşının dolaylı olarak yine Cumhurbaşkanını damadı kabul edeceğimiz kişi bu hale getirdi. Şimdi Adalet Sarayı yazan ihtişamlı binaların kapısında eskiden sadece Adliye yazardı. Maalesef saraylarda dağıtılan adalet, adalet olmaz. Çünkü sarayda adalet olmaz.Bir ülkenin itibarının ve gelişmişliğin sembolü ihtişamlı binalar olsaydı, Arap ülkeleri dünyanın en itibarlı ülkeleri olurdu. 1970'ler de çocuktuk, terör ve yoklukta büyüdük, 1980 darbesi ile zorbalığı, adaletsizliği gördük, 80'lerde ülkenin değişim yaşarken çektiği zorlukta gençliğe adım attık, gençliğimizi 1990'larda terör ve beş ekonomik krizin altında geçirdik. AK Parti ile yaşadığımız 2000'li yıllara sayısız ekonomik krizler, kaoslar, rezaletler, Türk Ordusuna kumpaslar ve kanlı darbe girişimi sığdırdık. Her şartta ülkemizden umudumuzu kesmedik. Fakat bir ülkede adalet çökerse her şey çöker. Bu iktidar bizi çok yordu, ruhen ve madden tüketti. Halkın gerçeklerinden koptuklarını anlatmak için halk dört gözle sandığı bekliyor. Bugün olur, yarın olur o gün mutlaka önümüze gelecektir.