Bilim Kurulu'nun bu yasak sevdası nereden geliyor?
Ramazan’a girdiğimiz gibi yeni yasaklarla karşılaştık. Saat 21.00 olan son özgürlük saatimiz 19.00’a çekildi. 65 ve 20 yaşa yine birtakım kısıtlamalar geldi. Ramazan ayı boyunca zorunda olmadıkça şehir değiştirmek de yasaklandı…
Prof. Dr. Mehmet Ceylan 65 ve 20 yaş altına uygulanan yasakların bir dezavantaja sebep olduğunu daha geçenlerde söylemişken yine 65 ve 20 yaş nasibini aldı.
Ha bir de Mehmet Ceylan’ın aşılar çıkmadan önce televizyonda söylediği; aşıların bir an önce çıkması çok önemli ve lazım. Aksi taktirde aşılar geç çıkarsa zaten bir faydası olmaz, pandemi biter.
Bu sadece birkaç örnekti. Diğer tutarsızlıklardan asla bahsetmiyorum.
Şimdi yazımı okuyanlar korona virüs diye bir şey yok dediğim gibi bir çıkarımda bulunabilirler.
Hayır öyle demiyorum.
Sadece aldığımız tedbirlerin sürekli ama sürekli bir fayda sağlamadığını dile getiriyorum. O kadar aldığımız tedbire rağmen masmavi Uşak bile kırmızıya dönüyorsa o zaman tüm tedbir çabaları boşa.
Ama nafile…
84 milyon toplu suçluymuşuz. Öyle diyor Fahrettin Koca.
Birileri de çıkmış muhalefet olacak ya, tüm vaka artışlarını AK Parti kongrelerine bağlamış. Fahrettin Koca’nın 84 milyon hepimiz suçluyuz lafından esinlenip topu AK Parti ve kongrelerine atmış birileri. Biz suçlu değiliz diye…
Saman altından siyasi spekülasyon yapılacak ya asla kaçmaz. Kongre yapan tek parti AK Parti zaten…
Korona virüs ile ilgili Bill Gates’in medyaya neden 250 milyon dolar bağış yaptığını sorarsak zaten pandeminin hedeflediği tedbirlerin insanlara zararlarını saptayabiliriz.
Hayır Bilim Kurulu’nun en çok töhmet altında bıraktığı isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Belki kendisi de bu pandemi denilen illet oyunun farkında fakat 128 milyar dolar nerede diye spekülasyon yaratan zehir dolu akılların diline düşmek istemiyor.
Bu arada sayın Hakkı Kutlu 128 milyar doların kendisinde olduğunu ifade etti. Fakat ucundan da olsa 128 milyar doların kendisine geçmesinde benim de bir katkım var. Benden hiç söz etmemiş biraz darıldım doğrusu.
Neyse.
Şimdi gelelim tüm dünya devletlerine emir üstüne emir yağdıran Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kendi içindeki samimiyetsiz tutarsızlıklarına.
DSÖ: "Aşıların Kovid-19'a karşı koruduğunu gösteren kanıtımız yok." Biz hala devam etmenizi ve her iki doz aşıyı da yaptırmanızı tavsiye ediyoruz. (Kaynak: DSÖ resmi sitesi)
Ayrıca, ABD Bilim adamları, University College London Hospital araştırmasına göre; enfekte olmuş hastaların ciddi şekilde hastalanma veya ölme riskinde artış olmadığını buldular.
Benim Bilim Kurulu’na olan güvenim ve samimiyetim tamamen ortadan kalkmış bulunmakta. Zaten bilim üretenlerinin, eli güçlü küresel kişiler tarafından birer proletaryaya dönüştüğü bir devirde, sil baştan yapıp yeniden felsefeye bir dönüş yapmamız gerektiğini düşünüyorum.
En azından felsefenin yoğunlukta olduğu bir devirin içinde yaşıyor olsaydık pandemi bu kadar gün yüzünde olmazdı.
Televizyona çıkıp medya üretimi yapanların halkın üstünde yarattığı haklı korkunun yanında belki pandemi tedbirlerinin etkilerinden de bahsedilirdi.
Sözlerimi Sezen Aksu’dan bir parçayla kapatıyorum.
Bana sakın anlatmayın, inanmıyorum bu ezbere bu demode cümlelere.
Beni ikna edemiyor hiçbir cevap, aldırmıyorum bu gülmelere.
Karşıyım her şeye karşıyım var mı?
Rabbim adaletin bu kadar mı?