BÜYÜKerşen herkesi küçümsüyor sadece sanayicileri değil
Şehir gündemimizi son bir haftadır meşgul eden bir konu var: Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ile Eskişehir Sanayi Odası Başkanı’nın görüşmesi.
Gerçekleşen görüşme kadar, görüşme sonrası yaşananlar, şehri yöneten kişinin bakış açısını yansıtması açısından fevkalade düşündürücü. Cümleler, mealen, “ben Alpu ovasında sanayi tesisi istemiyorum” ile özetlenemeyecek ölçüde iğneleyici.
Senelerce “ben şehre neler yapacağım ama engelleniyorum” diyen birinin, şehrin, Sanayi Odası Başkanı’na reva gördüğü tavırdan, kibir, üstü örtülemez biçimde sızıyor.
Eskişehir Sanayi Odası yönetimi, Alpu Ovasında “Raylı Sistemler Endüstri Bölgesi” kurulmasını talep ediyor. Alpu Ovası’nın beş yüz on milyon metre karelik alanı içerisinde iki milyon beşyüz bin metrekarelik bir alanı kaplayacak şekilde.
Talep edilen alan binde beşe tekabül ediyor.
Evet, evet. Bölgedeki her bin metrekarelik alanın sadece beş metrekaresi…
Ülkemizdeki tek Raylı Sistemler Test Merkezi (URAYSİM) şehrimizde, Alpu’da. Cumhurbaşkanlığı 11. Kalkınma Planına dâhil edilerek şehrimize kazandırıldı. Ulusal Raylı Sistemler test merkezi ile raylı sistem araçları ile kritik bileşenlerinin yerli imkânlar ile üretilmesine yönelik yerli sanayinin imkânlarının geliştirilmesi, bu alanda milli bir markanın oluşturulması amaçlanıyor. Burada yabancı üretici için hizmet ihracatı da gerçekleştirilmesi planlanıyor. Zira dünyada ‘400 kilometre hıza erişebilen’ tek test merkezi olacak. Milli Yüksek Hızlı tren projesi ile ilk kez gündeme alınan URAYSİM için yıllarca emek verilip, 2019’da kalkınma planına dâhil edilmesi ile bu emekler sonuca ulaşmış olacak.
Eskişehir Sanayi Odası da URAYSİM’in sınırında Raylı Sistemler Endüstri Bölgesi talep ediyor…
Eskişehir Büyükşehir Başkanını ziyaret edip ardından bir haber metni yayınlıyorlar. Bültende, “Şehir Sanayisi’nin gelecek vizyonunun belirlenmesi noktasında yapılabileceklerin dile getirildiğini” söylüyorlar. Buraya kadar olağan olan gidiş. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın açıklamaları ile farklı bir boyut kazanıyor: “ESO yöneticilerinden bazıları randevu istemiş, pandemi nedeni ile cevap süresi uzayınca bu kez resmi yazı ile yinelemişler. Konutun bahçesinde gerekli tedbirleri alarak görüşelim dedik” diyor BÜYÜKerşen!
Yazı ile talep etmeselerdi randevu da vermeyecektim ama işte…
İstersem gerekli önlemleri alıp görüşebiliyorum görüyorsunuz, ama oyalamayı tercih ettim işte…
Diye açıkça söylese biz yine aynı şeyi anlardık. Çekinmeseydi, deseydi de olurdu. Öyle açık!
Devam ediyor: “Normal bir ziyaretti, masaya yatırılacak vizyon falan söz konusu değildi.
Bana öyle geliyor ki, dillerinin altında Alpu’ya kurmak istedikleri sanayi bölgesi hakkında ne düşündüğümü öğrenmek vardı. Laf oraya gelince ben yanlış bir strateji güttüklerini söyledim. Kırsal ilçeleri gezerek oradaki halkın aklına zenginlik vadeden elma şekeri vermek doğru değil.”
Üslup nasıl!
Nasıl sahibini yansıtıyor değil mi?
Konutunuzun bahçesine, Eskişehir Sanayi Odası temsilcilerini değil, yoldan geçen sıradan birilerini davet etseniz, fikirleri konusunda bu söylemden daha saygılı bir üslup takınmanız gerekir normalde, yanılıyor muyum?
“Zamanı Durduran Saat, isimli, benimle geçmişte yapılmış röportaj sorularından oluşan hayatıma ait biyografik kitapta söylediklerimin altını çizmiş. ‘Tarım yerine sanayiinin önemine’ ilişkin satırların altını çizmiş. Öyle anlaşılıyor ki Türk toplumunun beslenmesinde tarım yerine sanayiinin önemli olduğuna ilişkin görüşlerimi bir çelişki olarak sunmak istemiş. Bunu yaparken de sap ile samanı birbirine karıştırmış.”
Bu cümlelerdeki üslup, yukarıdan bakış size tanıdık gelmeli, Yılmaz BÜYÜKerşen’in şehre bakışı bu!
URAYSİM’in yanında Raylı Sistemler Test Merkezi istemiyorsanız açık açık söyleyin…
Yasa ‘şehir planlama’ konusunda size yetki vermiş, bunu söylemenin, rakamlarla, araştırmalarla, örneklerle söylemenin bin türlü yolu vardır. Hatta alternatif göstermeniz de gerekir, bir planlama değişikliği istemiyorsanız, bu konuya girmiyorum bile…
“Şunun için istemiyorum” demek yok…
“Şuraya yapsak daha doğru olur” demek hiç yok…
Sadece aşağılama, baştan ayağa aşağılama…
Bu yapılanın şehre yararı var mı?
İşte o uzun uzun tartışılır...