Naci Ağbal'ın görevden alınması...
Ekonomi denilen şey çok faktörün birden etkili olduğu, öngörülmezliklerin fazla olduğu, çok hassas bir alan... 50 yıl önceki faktörlerle konuşmuyoruz artık. 50 yıl önce herşey elle tutulabilir, gözle görülebilirdi. Şimdi dünyanın bir ucundan bir tuşa basıyorsunuz, dünyanın başka ucundan istediğiniz şekilde paranızı yönetiyorsunuz. İstediğiniz yatırım aracını alıp satabiliyorsunuz, istediğiniz malı alıp satabiliyorsunuz...
1984 yılında fakülteden bir arkadaşımız Fransa'da kısa bir dönem staj yapmaya gitmişti. O yıllar, yurtdışına çıkmanın şimdiki gibi kolay olmadığı yıllar. Döndüğünde okulumuzun karşısındaki kahvehanede bir masada etrafını sardık ve sanki bir uzaylı muamelesi yaparak anlattıklarını şaşkınlık içinde dinledik.
Anlattığı şeylerden beni en çok etkileyen iki konu anımsıyorum. Hala anımsadığıma göre gerçekten şaşırmış olmalıyım. Birincisi, insanların birbirlerine karşı duyarsızlıkları... Metro istasyonunda birini dövseler, bir kadını taciz etseler kimsenin müdahale etmediğini anlatmıştı. İkinci olarak da, insanların ceplerinde para taşımadıklarını ve bütün harcamalarını banka kartlarıyla yapabildiklerini. İkisine de şaşırmıştım...
Sonra biz de yavaş yavaş o anlattıklarına benzemeye başladık. Şimdi artık bambaşka bir harcama düzenimiz var. Fakat öyle bir bağımlılık söz konusu ki uluslararası sistem desteklemezse o kartları da kullanamaz olabiliyormuşuz.
Ekonominin çok faktörden etkilenmeye açık olduğunu bir kez kabul ettikten sonra sorumlu mevkide bulunanların sorumlulukları çok daha artmış bir durumda. Jestleriniz, mimikleriniz, seçtiğiniz kelimeler, sağlık görüntünüz vs. bile ülkede ekonomik tabloyu birden bire değiştirebiliyor. Çünkü artık 50 yıl öncesinin dünyasında yaşamıyoruz. Buradan yaptığınız bir şeye uzak Asya'dan tepki veriyorlar...
Bu derece oynak olmaya müsait bir alan uluslararası ölçekte bir terbiye aracı olarak kullanılabilir mi? Elbette kullanılır. Eskiden daha bariz ilan edilen yöntemler vardı, ambargo gibi... Göstere göstere yapılırdı. Şimdi ilan edilmeden, bir gece yarısı para hareketleriyle terbiye edilmeye kalkabilirsiniz...
Bütün bu müdahaleye açık riskler ortadayken atacağınız her adım beraberinde birçok olasılığı getiriyor demektir...
Evet, konuyu bir gece yarısı resmi gazeteden ilan edilen Merkez Bankası eski Başkanı Naci Ağbal'ın görevden alınması konusuna getireceğim. Çok önemli bir tasarruftu ve ciddi sonuçlarının olacağı öngörülebilirdi. Yerine getirilen yeni başkan göreve gelmeden önce bambaşka söylemlere sahipti çünkü. Beklendiği gibi oldu ve ülkede ciddi bir ekonomik sallantı oldu...
Kimileri, bu değişim sonrasında döviz fiyatlarının artmasının iyi olduğunu, ihracatı arttırma ve cari açığımızı azaltma etkisi olacağını söylüyorlar. Kimisi de artan döviz fiyatlarının mutlaka enflasyonu arttıracağını, sonrasında da faizin artmak zorunda kalacağını ve ülke ekonomisinin kötü etkileneceğini...
Ben uzun vadede nasıl bir etkisi olacağını bilmiyorum. Fakat, uzun bir süredir vatandaşı Türk Lirası almaya teşvik edip sonrasında dövizi arttıracak eylemler yapılmış olmasını doğru bulmuyorum. Özellikle bu dönemde döviz artsın istenmiş olabilir ve gerçekten bu durum nasıl oluyorsa ülke yararına oluyor diyelim. Yine de böyle yöntemleri yanlış buluyorum.
Hele görevden almadan önceki Cuma günü piyasalardaki anlam verilemeyen aşırı hareket de beni huylandırıyor... Birilerinin bu görevden almayı bir şekilde önceden öğrenip bu durumdan maddi çıkar sağlayıp sağlamadıkları sorusu oluşuyor...
Son söz olarak şunu söyliyeyim, uzun vadede nasıl etki edeceğini bilmiyorum, belki de ülke ekonomisinde öngöremediğimiz mucize düzelmelere yol açacaktır... Biz sıradan insanların anlayamayacakları mucize varyasyonlar vardır belki ve birkaç ay sonra "Bak... Gördün mü... Varmış bir bildikleri... Ne güzel oldu..." denilebilmesini de göze alıyorum...
Her hal ve koşulda o cuma gecesinden önce yaşananlar ve sonrasındaki 10 günde yaşananlar bence yanlıştı...