Politbüro manifestosu
Doğrusu şu ki içeriği açısından okunması zor, dağınık, gerçekten uzak ve uygulanabilirliği yöntemi belirsiz bir metin. Niyeti iyi olsa da içinde bu kadar çelişkiler barındıran bir metni hayata geçirmek neredeyse imkansız. Kanımca siyasi bir manifesto olmanın ötesine geçmedi ve geçmeyecek.
Metnin açıklandığı tören de oldukça kötü düzenlenmişti. Adı Millet İttifakı olan ittifakın en önemli metnini açıkladığı törende millet yoktu. Sanki bir politbüro toplantısını andıran bir görüntü sergilendi. Halbuki daha büyük bir alanda şölen havasında sadece Türk Bayraklarının taşınabildiği bir etkinlik olmalıydı.
Politbüro kafası demişken hangi kamu görevlisinin değiştirileceği filan da belliymiş ve bir söylentiye göre 2000, bir söylentiye göre 9000 görevlinin yeri değiştirilecekmiş. Eskişehir’de milletvekili adayı olabilecek 10 CHP’li say desem 8’de kalacaklar 9000’i nereden bulacaklar. Gerçi bazı CHP’li geçinenler artık İYİ Parti’li görünümüne büründüler. Başları kumda gerisi dışarda ama herkesi kendileri gibi zannettiklerinden farkında değiller. Bu gidişle İyi Parti’nin sonu da Genç Parti’nin sonuna benzemesin. Politik duruşu olmayan bir avuç çıkar ve mevki peşinde koşan insanların oluşturduğu bir yapı.
Metni okurken şehrimizdeki Anadolu Üniversitesi’ni de ilgilendiren bir başlıkla karşılaştım; “Açık öğretim bölümlerini ihtiyaca göre yeniden düzenleyeceğiz”. Ama merkezi olmayan ve özerk olan üniversite tanımlanırken nasıl olacak bu. Bir de her üniversite kendi rektörünü seçim modelini kendisi belirleyecekmiş; ”Üst kurulların rektör seçim süreçlerini her üniversiteye özgü olacak şekilde yönetmesini düzenleyeceğiz”. Diyeceksiniz ki üst kurul ne ola ki. “Üst kurulların seçimi, çalışması, görev süresi gibi hususları yönetmelikle belirleyeceğiz”. Kimden ve nasıl oluşuyor belli değil.
Televizyonlarda eleştiri yapan bazı gazetecileri anlamıyorum. Neymiş efendim “6’lı masa tarafından yayınlanan Mutabakat Metni’nde Atatürk geçmiyor”muş. Geçiyor geçmez mi, Atatürk Havalimanı yeniden açılacak deniyor işte. Artık özel uçuşlar hariç tüm işlevini yitirmiş, içi boşaltılmış, teknik alt yapısı taşınmış bir havalimanını taşımak yerine İstanbul Havalimanının adını Atatürk Havalimanı olarak değiştireceğiz deseydiniz daha gerçekçi olurdu.
Bir de bazı ayrıntılar var ki ne işi var bu metinde, ne alaka dedirtiyor insana “Okul kantinlerinin, bahçelerinin ve tuvaletlerinin güvenlik ve temizlik yönünden sürekli kontrol altında tutulmasını ve yeterli sayıda temizlik görevlileri istihdam edilmesini sağlayacağız”. Bunun için 6 partinin bir araya gelmesine gerek var mı Allah aşkına!!
Bir de şunu anlamadım “15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından gerçekleştirilen darbe teşebbüsü sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinden kaynaklanan mağduriyetlere son vereceğiz”. Bir mağduriyete uğradığını düşünen varsa zaten 7 yıldır mahkemeye gitmiştir ve hükme varılmıştır. Siz siyasi olarak bu kararı nasıl vereceksiniz, mahkemelere müdahele mi edeceksiniz?
Bu metinde yer alan bazı değişiklikler için de Anayasa değişikliği gerekiyor. Yani isteseniz de yapamazsınız. Seçimin sonucuna göre elde edeceğiniz milletvekili sayısına göre de değişir Anayasayı değiştirip değiştiremeyeceğiniz.
Çok şey var elbette bu konuda yazılacak. Metin 244 sayfa. Bir 244’de bu incelemenin sonucunda yazılabilir. Ama değer mi bence gerek yok. Daha bu pilav çok su kaldırır. Hele bir adaya karar verin de.
Ben şu sonuca varıyorum. Birden çok kalemden çıkmış, ruhu olmayan, bizim milletimizin okuduğunda “bunları yapmaya kalksalar yüz yıl yetmez” diyeceği bir metin. Ve çok merkeziyetçi. Özgürlükçü olduğunu söyleyen bir Sıkıyönetim Komutanı edası var metinde. Ama komutan belli değil.