Özlenen tablo safsatası...
Bir yerde ahlaklı bir rekabet varsa, ahlaklı bir muhalefet varsa orası her şeyden önce yaşanır ve zevk alınır bir yerdir…
Aynı zamanda vizyoner ve gelişmeye açık bir yerdir…
Burası herhangi bir yer olabilir…
Bir işyeri olabilir…
Akademi olabilir…
STK olabilir…
Bir ülke de olabilir…
Altını bir daha çizerek söylüyorum…
Ahlaklı bir rekabet…
Ahlaklı bir muhalefet…
Bu ikisinin olmadığı her yer…
Umutların yok olduğu…
İnsanların ruhen köleleştiği…
Açıkça zulmedilen…
Despotizm alanlarıdır aslında…
Bunu birlik, beraberlik , uzlaşı, demokrasi… filan diye allayıp, pullayıp yutturmaya çalışırlar ve hatta yuttururlar…
Aynı fiilen mutlak monarşi, resmen meşruti monarşinin hüküm sürdüğü İngiltere'nin kendini dünyaya “demokrasinin beşiği" diye yutturması gibi…
Muhalefeti fitne çıkarmak diye tanımlarlar…
İhanet ile suçlarlar…
Birlik ve beraberliğin temeline dinamit koymakla suçlarlar…
Rekabetsiz, muhalefetsiz bir ortamı “ özlenen tablo” diye pazarlarlar…
Halbuki gerçekte özlenen tablo ahlaktır…
Ahlaklı rekabet…
Ahlaklı muhalefet…
Bu olduğu zaman…
Tüm gruplar ortak çıkarlar olduğunda zaten doğal bir birlik ve beraberlik sağlarlar…
Ancak siz, çok sesliliği, rekabeti,muhalefeti uzlaşı, birlik beraberlik kılıfı ile baskılarsanız, yok ederseniz ; ancak durağan, heyecansız, fikirsiz, vizyonsuz bir toplumu oluşturursunuz…
Günümüzde dünyada en tepeden en aşağıya kadar herkes bu baskı ve zulüm ortamını iliklerine kadar hissetmektedir…
Rekabete, muhalefete yeltenenler acımasızca ezilmekte, ötekileştirilmektedir…
Bırakın ağzını açıp fikrini söylemeyi, insanlar sosyal medyadaki takipleri ve beğenileri üzerinden bile bu aidiyet grupları tarafından büyük bir takip ve baskı altında tutuluyorlar…
Herkes kendi aidiyet grupları içerisinde neredeyse birebir markaj altında…
Her yerde kameralar…
Cep telefonları…
Herkes linç etmeye hazır…
Farklılıklara, farklı düşüncelere tolerans neredeyse hiç yok…
Olumlu bir iletişim ortamı yok…
Esneklik yok…
Elbette insanlar farklı gruplara genel aidiyet hissedecektir…
Elbette bu gruplar farklılıkların temsili ve farklı kutuplar anlamına gelecektir…
Kutuplaşma ya da kutuplar doğal süreçlerdir…
Bunu insanileştirmek ise bir kemalat meselesidir…
Kutupların olmadığı bir dünya ne yaşanılabilir ne de tahayyül edilebilir…
Farklılıkların…
Rekabetin…
Muhalefetin olduğu özgür ortamlar asıl özlenen tablolardır…
Bu konuyu geçmişinde çok güzel başarmış bir kültürün, törenin, devletin varisiyiz…
Ne bir Fransa’yız ne de İngiltere…
Ahlak ve adalet ile timsal olmuş bir geleneğe sahibiz…
Ucuz sömürgeci havuçlarına aldanmak bizim genlerimizde yok ki, hayatımızda olsun…