Bundan 15 gün önce bir anket yapılsa ve 'Sümer Mahallesi'ndeki Dede Korkut Parkı'nı kim yaptı?" diye sorulsa emin olun büyük bir çoğunlukla "Tabii ki Yılmaz Büyükerşen" yanıtı çıkardı. Bunun nedeni, AK Parti'nin yaptığı icraatları anlatamaması durumu değil, birilerinin yıllardır "AK Parti'nin yaptığı bütün hizmetlere çökme çalışması yürütmesi"dir emin olun...
Kamuoyuna "AK Parti sporu yasakladı" diye sunulan ve bir şirketin, Dede Korkut Parkı'nda yoga dersleri vermesiyle başlayan tartışma öyle yerlere gitti ki, şimdi, Eskişehir'deki Dede Korkut Parkı ile Recep Tayyip Erdoğan Millet Bahçesi'nin -en azından, Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılmadığını birçok kişi öğrenmiş oldu...
O kadar kolaycılığa kaçıyoruz ki, oy verdiğimiz kişilerin hangi hizmetleri yaptığı ya da yapmadığıyla hiç ilgilenmiyor, beğendiklerimize 'bizimkiler yaptı' diyor, işin aslı ortaya çıkınca da 'güzel olmamış' yalanını uyduruveriyoruz!
Başka birçok konuda da kolaycılığa kaçıyoruz...
Bize yıllardır bellettirilen, hiçbir altyapısı olmayan birçok boş 'tabir/terim ya da önermeyi' mutlak doğru kabul ediyor ve hemen karşı olduğumuz siyasi görüşü yıpratmak adına sallayıveriyoruz!
***
Bir oyuncu, bir törene giderken, içinde sütyen olmayan bir kıyafet giyiyor. Sonra biri kalkıp "Bu kıyafet ahlaksızlıktır" diye konuşuyor. Sonra başlıyor birileri "İşte AKP zihniyeti, kıyafetime karışma, isteyen istediğini giyer" diyor, ben ve benim gibi magazin haberi takip etmeyenler de mecburen "Ne giymiş bu kadın?" diye bakıyoruz, konuyu anlamak için...
Kıyafet üzerinden yaygara koparan şahıs, tepki göstereyim derken, görmeyenlere de gösteriyor, beri taraf, tepki göstereyim derken işi koskoca bir partinin görüşüymüş gibi lanse etmeye çalışıyor. İkisi de yanlış...
Kardeşim, bu kadın, oyuncu. Bir törene gitmiş ve bence güzel de bir elbise giymiş. Eeee, kızcağız da güzel, böyle olunca dekolte hiç de sırıtmıyor. Orası bir tören alanı ve isteyenin görmeyeceği, ilgilenmeyebileceği bir alan. Kimse o oyuncunun kıyafetine karışamaz. Ve fakat bu oyuncu aynı kıyafetiyle sokakta dolaşırsa ki, dolaşmaz bence, o zaman "Oldu mu şimdi bu kıyafet, ortama yakıştı mı" deriz ya da diyen olursa da kimse bu kişilere bir şey diyemez...
Bir şeyi yasaklamak başka o şeyi uygun bulmama, yakıştıramama, eleştirmek başka...
Melek Mosso sahnede bir el hareketi çekmiş, bir belediye de konserini iptal etmiş...
Ne var bunda!..
Aynı şarkıcıyı Kültür ve Turizm Bakanlığı düzenlediği bir etkinliğe davet etti...
Melek Mosso'nun sahnede el hareketi çekme özgürlüğü var, birilerinin de 'ben böyle el hareketi yapan kişiye para kazandırmam' deme özgürlüğü...
Bu olaydan yola çıkıp "AK Parti bizim yaşam alanımıza müdahale ediyor, bunlar şeriatı getirecek" demek ne kadar dangalakça ise "AK Partili bir belediye 'ahlaksız' bir kadının konserini iptal etmiş. İşte bizim istediğimiz düzen geliyor" diyerek sevinmek de aynı derece dangalakça...
AK Parti, yirmi yıldır, Türkiye'ye, Türklere, bizlere yakışacak işler yapmak isteyen ve özgürlükleri sonuna kadar yaşatmak isteyen bir parti. Ne kimsenin özel hayatına/yaşam şekline müdahale ediyor ne de şeriat isteyenlerin ekmeğine yağ sürecek işlere imza atıyor...
***
Eskişehir'de Vali Erol Ayyıldız, Valilik'ten izin alınmadan düzenlenen ve adına "festival" denilen bir kepazeliğe müsaade etmedi, şehrin büyük bölümünden, "Bizim içkimize karışmayın, yaşam şeklimize müdahale etmeyin, bırakın insanlar içki içsin, sevişsin, size ne, karışmayın" diye sesler çıktı, sosyal medya paylaşımları yapıldı...
Bu şehirde evlerimiz dışında içki içilen yüzlerce mekan var, ama "içki yasaklanıyor" deniyor!
Bu şehirde gençler istediği her haltı yiyebiliyor (hem de Porsuk kenarında), ama "sevişmemize karışıyorlar" deniliyor...
İçki içen birçok arkadaşımın bile yıllardır tepki gösterdiği, çadırlı, yatmalı, sapıtmalı bir konserler dizisine, Vali yasak getirince, "Böyle değil, oraya yüzlerce polis gönderecek. Kimse uyuşturucu içemeyecek, 18 yaşından küçüklere içki verilemeyecek, içip sızan kızlara tecavüz edilmesi engellenecek" dedi, iyi mi?
Kardeşim bu şehirde öyle güzel ve kaliteli mekanlar var ki, zaten 18 yaşından küçükler giremiyor. Uyuşturucu satıcıları giremiyor. Mekan müşterilerine sahip çıkıyor. Çocuklarınızı gönül rahatlığıyla yollayabilirsiniz...
Bunlara bakmıyorsunuz, 'Akp içkimize karışıyor, yaşam şeklimize müdahale ediyor' diye yaygara koparmak için bahane arıyorsunuz...
Özgürlük, öyle alelade ortaya atılan "karışmayın, isteyen istediğini giysin, isteyen istediğini yapsın" tanımlamasıyla anlatılamaz. Bu tanımlama bir niyeti anlatabilir, ancak eksiktir...
Evde giydiklerinle ya da giymediklerinle sokakta dolaşamazsın, "bu benim özgürlüğüm" diyemezsin!
Yasalar bazı konulara müdahale eder, bazılarına genel ahlak kuralları karşı çıkar...
Bir parkta şortla gezebilirsiniz, başınız açık ya da kapalı gezebilirsiniz, şalvarla gezebilirsiniz, ancak iç çamaşır ile gezemezsiniz. "Ben gezerim kardeşim, kıyafetime karışma!" diyemezsiniz...
Başı örtük gezeni savunurken, şort ile gezene küfredemezsiniz ya da tam tersi...
Biri cüppeyle geziyor diye tepki gösteriyorsanız, kalçasının yarısını gösteren şortla giyene tepki gösterene karışamazsınız...
Bu örnekleri sayfalar dolusu sıralayabilirim...
Söylemek istediğim, "isteyen istediğini yapsın" tanımı, özgürlüğü anlatmak için yetmez, yetmiyor!
Hele "başkasının özgürlük sınırına müdahale etmediği sürece" tanımı da yetmiyor maalesef, kabul etseniz de etmeseniz de...
Daracık tayt ile açma germe hareketi yapan genç ve güzel bir kız, benim gibi 50 yaşına gelmiş ve hormonları tarafından yönetilmeyen bir erkek için 'özgürlük alanıma müdahale' olarak görünmezken, 18 yaşında, sağlıklı, sağlıklı olduğu için hormonları tarafından yönetilen genç bir erkek için "özgürlük alanına müdahale" olarak yorumlanabilir. Doğrudur, yanlıştır, ancak böyle yorumlayan olabilir...
***
Pazar günü bir grup genç kadın, yoga yaptıklarını gösterdikleri bir fotoğraf ile "Dede Korkut Parkı'nda yoga yapıyorduk, birisi CİMER'e şikayet etmiş, gelip uyardılar" diye bir paylaşımda bulundu...
Kazım Kurt kalktı, "Kimse sizin yaşam şeklinize müdahale edemez, gelin bizim yaptığımız parklara" dedi. Tabii insanlar şöyle bir çevresine bakıp, "Kazım Kurt hiç park yapmadı ki" dedi...
Yılmaz Büyükerşen, Ahmet Ataç ve bir dolu sosyal medya şeysi başladı, "Bunlar şeriatı getiriyor" demeye...
Tabii bir dolu insan da çevresindekine sordu: "Hani bu parkı Yılmaz Büyükerşen yapmıştı? Türk Dünyası Vakfı ne karışıyor ki? Ayrıca nereden çıktı bu vakıf? Başkanı kim, ne iş yaptılar şimdiye kadar? Yılmaz hocamıza niye karışıyorlar..."
Her şehir gibi bu şehirde de dangalak da cahil de çok anam!
Pazar gecesi bir tweet attım: Parkta bikini ile güneşlenmek serbest mi?
Tepkim, "Yoga yapanların kıyafetleri yüzünden yasak geldi. Bunlar şeriat getirmek istiyor. AK Parti yaşam alanımıza müdahale ediyor" diyenlereydi...
Hemen etkisini gösterdi!
Aman Allahım, neler okudu bu gözler neler!
Yine söylüyorum, ilk yayımlanan fotoğraflardaki kıyafetlerle, herkese açık parkta yoga yapmak sıkıntılı arkadaşlar. Her kıyafetin bir yeri var, bir üslubu var...
Niyet okuyarak, olmayan şeyleri uydururak, yalan söyleyerek, birileri adına konuşarak AK Parti'nin şeriat getirmeye çalıştığını ispat edemezsiniz, çünkü AK Parti şu anki hukuk sistemini değiştirmek, yok etmek istemiyor...
Yıllar önce Mısır'a giden "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan" ne demişti?
"Laiklik tek kurtuluşunuz, laiklikten vazgeçmeyin!"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinlemediler tabii. Sonrasında, konudan alâkasız ama, darbe oldu ve idam adı altında siyasi cinayet, biliyorsunuz...
Neyse, diyorlar ki: "Erdoğan'a o sözü devlet söyletti..."
Erdoğan'a o sözü devlet söylettiyse, bu ülkeye şeriat gelmesine de müsaade etmez o zaman. Yok, o sözü Erdoğan kendisi söylediyse hiçbir zaman şeriat getirmek için uğraşmaz demek ki!
Konumuza dönersek...
Türk Dünyası Vakfı Başkanı Prof. Dr. Nabi Avcı, pazartesi günü parkta bir basın toplantısı düzenledi ve "Bizim yaptığımız parklarda, ateş yakmadan piknik yapabilirsiniz, çimlerin üstüne şilte, battaniye ya da mat, serebilirsiniz. Evcil hayvanınızla gezebilirsiniz. Bizim parklarımızda yasak yok, yasak arıyorsanız başka parklara bakabilirsiniz. Bir kişi rahatsız olmuş, CİMER'e şikayet etmiş. Biz de 'bizim için mahsuru yok' dedik, bizim parklarımızda yoga da yapabilirsiniz" dedi, özetle...
Sonra başladılar bana yağmaya: "Nabi hocan yasak yok diyor, sen tornistan yapıyorsun..."
Tornistan yok!
"İsteyen istediği yerde, istediğini giyer" diyenlere tepkim sürüyor, Türkiye'de parklarda bikini ile mayo ile güneşlenemezsiniz...
Böyle bir şey yapan olur da Nabi Avcı çıkıp "Benim için mahsur yok" derse, ben de "Bana ne" derim. Nabi Avcı gibi düşünmek zorunda mıyım?
Ben Nabi Avcı'yı 25 yıldır tanırım. Bu konuda neler söyleyeceğini aşağı yukarı tahmin ederim zaten...
Nabi Avcı, müteddeyyin, inançlı, Allah kabul ederse inançlarının gereklerini yerine getirmeye çalışan bir müslümandır. Ve kimsenin yaşam şekline karışılmaması gerektiğini düşünür. Kimsenin de başkasının yaşam şekline karışmasına müsaade etmez. Bu hukuk sisteminin değişmesi gibi...
Yani, Nabi Avcı, AK Parti gibi düşünüyor; AK Parti, Nabi Avcı gibi...
AK Parti'nin bu ülkenin hukuk sistemini yok etmek gibi bir derdi yok, AK Parti'nin birilerinin yaşam şekline müdahale etmek gibi bir derdi yok...
Benim de bu konular tartışılırken, "Bırakın herkes istediğini giysin, istediğini yapsın" sığlığında tartışma yürütenlerle tartışmaya mecalim yok...