Meslekteki 32. yılıma girdiğim bugünlerde yazdığım bu yazımı, bundan 30 yıl önce birisi 'bir gün bu konularda yazı yazacaksın' diye konuşsaydı, emin olun inanmaz, hatta dalga bile geçerdim...
Bahsettiğim 'adalar' tabii ki birilerinin 'yunan adaları' ve çoğunlukla 'ege adaları' dedikleri yerler...
Ben, bu adalara 'Akdeniz adaları' demeyi (Atatürk'ün 'ilk hedefiniz Akdeniz' dediği gibi) tercih edenlerdenim ve dolayısıyla da oradaki denize de "Adalar denizi" denilmesi gerektiğini söyleyenlerdenim...
Yunanistan'ın son zamanlarda Adalar Denizi'nde yaptıkları bırakın, ülke gündemini, dünya gündeminde. Rusya-Ukranya savaşından sonra ABD'nin, Çin'i Tayvan üzerinden zorlaması ve üzerine Yunanistan'a askeri üs kurma yarışına girmesiyle dünyanın gözü bu bölgeye döndü.
Avrupa ve ABD'nin 'şımarık çocuğu' Yunanistan'ın da adeta özüne dönerek Türkiye'ye karşı 'diklenmesi' üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan sert bir çıkış geldi biliyorsunuz: "Yunanistan'ın adaları işgal etmiş olması bizi ilgilendirmez. Sabrın sonu selamettir, biz bu selameti gördüğümüzde bir gece ansızın gelebiliriz..."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuşmayı birkaç kez tekrarlaması muhalefette her zamanki gibi 'Seçim yatırımı canım, bir şey yapabileceği yok' yorumlarına neden olurken, AK Partili ya da MHP'li olmayan birçok kişiden benzer yorumlar duydum: "Cumhurbaşkanı'nın böyle konuşması beni çok heyecanlandırdı. Şimdi ben 'savaş yanlısı' mı oluyorum?"
Bu soruyu soran 10'dan fazla arkadaşıma aynı yanıtı verdim: "Hayır olmuyorsun, sadece Türk'sün. Normal bunlar..."
***
1920 yılında İstanbul meclisinde kabul edilen Ahd-ı Millî, biliyorsunuz daha sonra Mîsak-ı Millî adıyla Ankara Hükümeti tarafından da kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu sınırlara, doğum yeri olan Selanik'i ekleyerek, biz, ardından gelenlere 'miras' olarak bıraktığı da konuşula gelmiştir...
Yani, Musul, Kerkük, Halep, Batum, Selanik gibi şehirlerde Türkler her zaman hak iddia etmiştir, edecektir de...
Siz bakmayın şimdilerde "Agamemnon aşığı" İzmir belediye başkanının konuşmasına. Anadolu'da yaşayan Türkler için Kurtuluş Savaşı aslında bitmemiş, Mîsak-ı Millî sınırlarına kavuşuncaya kadar sürecektir!..
Hâl böyle olunca ister istemez hepimizin ruhu bugünlerde okşanıyor ve hepimiz heyecanlanmaya başlıyoruz...
Kıyılarımızdan hemen 1 kilometre uzaktaki Adalar'a bakıp bakıp iç çekmemiz o sebepledir!..
Ancak emin olun, biz Türkler için Adalar Denizi kadar, belki onlardan daha da önemli başka bir mevzu var ki, o da Selanik'tir...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk, Selanik'te doğmuştur ve emin olun bir ülkenin, bir devletin kurucusunun doğduğu şehrin, başka bir ülke sınırlarında olması durumunun diğer bir örneği var mıdır, bilmiyorum...
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak bu durum bizim için psikolojik bir baskıdır ve Selanik de gelecek yıllarda mutlaka, ama mutlaka Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yer alacaktır!
Tabii bizler bunu söyleyince, birileri "Siz hangi çağda yaşıyorsunuz, bu nasıl bir savaş severliktir" diyor, diyecekler de...
Bizler de onlara, "Grek'lerin hiçbir hakkı olmamasına rağmen, 'micro asya'yı ya da 'anadolu'yu istemelerine, her doğan Grek çocuğun bu idealle yetiştirilmesine ses çıkarmayan kişilerin, bizlere laf söylemeye hiçbir hakkı yoktur" diyeceğiz tabii ki de...
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup da İzmir'i, Yunanistan'a bağlayıp Avrupalı olmak isteyen bir avuç kendini bilmez, aklı evvel istediği kadar çırpınıp dursun!
100 yıl önce uyduruk harita çizerek, bizi petrol, kurucumuzun doğduğu şehir ve bu bölgelerde yaşayan Türkler'den uzaklaştırdığını zannedenlerin, bizlerin 'yeniden uyanışını' seyredecekleri günler yakındır...
Osmanlı subayı Mustafa Kemal'in, Anadolu'da yaşayan ve her zaman 'ikinci sınıf vatandaş' olarak görülen insanlarla kazandığı Kurtuluş Savaşı daha bitmedi...
Ve biz 'çılgın' Türkler, 'bitti' demeden de bitmeyecek!..