Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oy oranı Türkiye genelinde yükselişte. Eğer, "Bu arkadaş ne saçmalıyor. 'AK Parti'nin oyu yüzde 20'lerde çakılıp kaldı' diyorlar. Ne yükselişi?" diyenlerden ve kandırılmaya müsait kişilerdenseniz, bu yazımı okumayın lütfen. Çünkü siz, gerçeklerle değil sloganlarla; çünkü siz, doğrularla değil şişirmelerle ilgilenen bir kişisiniz ve mutlu, mesut dünyanızda yaşamaya, kendinizi avutmaya devam edin lütfen...
Yıl başında AK Parti'nin oyları en düşük seviyesine ulaştı. Yüzde 30 civarına kadar düşen AK Parti oyları, haziran ayından bu yana yükseliyor ve onbeş-yirmi gün önce zirve yaptı...
Neyse benim konuşmak istediklerim bunlar değil...
Türkiye genelinde AK Parti oyları yükselir de Eskişehir'de düşer mi?
Tabii ki hayır...
Türkiye genelinde seçmenlerin yüzde 90'ı, şehirlerindeki gelişmelerle, şehirlerinde siyaset yapanlarla ilgilenmeden belirliyor oy verme tercihlerini. Bu yüzden, herhangi bir partinin, herhangi bir teşkilat ya da örgütünün yaptıkları, geniş halk kitleleri tarafından takip edilmiyor. Şehrini takip edenler de iki bölüme ayrılıyor: Gelişmeleri kendi menfaati için takip edenlerle, gelişmeleri fanatik düzeyde bağlı olduğu lideri için takip edenler...
Ben, bir gazeteci olarak, yıllardır, partisinin şehrinde yaptıklarını, kendi menfaati için takip edenlerin herhangi bir konudaki eleştirilerini dikkate almadım, ilgilenmedim...
İşte bu kesim, her zaman olduğu gibi, Eskişehir'deki AK Parti'nin siyaset yapanlarını bir türlü beğenmiyor, ne zaman birisinin ismi geçse "yok yok ondan olmaz" diye kestirip atıyor!..
Eskişehir AK Parti'de ismi sık sık duyulan, Prof.Dr. Nabi Avcı, Prof.Dr. Emine Nur Günay, Burhan Sakallı, Zihni Çalışkan, Kadir Bozkurt, Hamid Yüzügüllü, Murat Özcan, Süleyman Reyhan, Hasan Burgaz, Pınar Turhanoğlu Gücüyener, Metin Tezişçi, Hakan Çizmelioğlu, Musab Tayyip Altınkaynak, eski başkanlardan Dündar Ünlü, Salih Koca, Murat Canözer, hem tek tek hem de bazen bir arada öyle güzel siyaset örnekleri sergiliyor ki; bu isimler duyulduğunda "Amaaaan onlardan olmaz" diyen bir AK Partili gördüğüm zaman hemen yapıştırıyorum cevabı: "Tek sen varsın değil mi iş yapan, senden başka bir tek kişi bile yok işe yarayan!"
***
Prof.Dr. Nabi Avcı'nın Eskişehir'e yaptıklarını yıllardır anlatırım. Rahmetli Kemal Unakıtan ile birlikte Eskişehir'in ihya edilmesine vesile olan kişilerden biridir kendisi. Anlatmak istediklerim o yaptıkları değil...
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, kendisini arıyor ve "Yazılıkaya'ya ulaşmak için hem Seyitgazi tarafına hem de Han tarafına gidiş için yeni yol yapılması lazım. Bu yolu yapma sorumluluğu da Büyükşehir Belediyesi'nin. Ancak kaynak yok, kredi için aracı olursan, Eskişehir turizmine büyük katkın olur" diyor. Nabi Avcı da "Ben, Büyükerşen'in partisinden değilim" diye düşünmeden, kredinin çıkması için elinden geleni yapıyor. Kredi çıkıyor, Başkan Büyükerşen birkaç kez "Yazılıkaya'ya Han ilçesi tarafından ulaşılacak yolun kredisi için uğraş veren Nabi Avcı'ya teşekkür ederim" diyor...
Başlıyor, kendi menfaati için siyaset yapan, siyaseti takip eden AK Partili kitle, "Sen nasıl olur da CHP'li birisine kredi bulursun" diye konuşmaya. Sanki Nabi hoca, Yılmaz hocaya, şahsi hesabı için kredi bulmuş!
Mesela Prof.Dr. Emine Nur Günay. Kendisinden destek isteyen İnönü Belediye Başkanı Kadir Bozkurt ile birlikte sürekli bakanlıkları aşındırıyor, İnönü, Kadir Bozkurt'un vizyonu ve çalışkanlığı sayesinde adeta yeniden kuruluyor, insanın İnönü'ye yerleşesi geliyor, o derece; sonra bir tanesi çıkıyor, "Emine hoca da sadece ilçelerle ilgileniyor" diyor pişkin pişkin, iyi mi!
Emine hocanın sorumluluk alanının dış ilçeler olduğunu bilmesine rağmen söylüyor bu lafı bir de iyi mi!..
Hamid Yüzügüllü, Nabi Avcı'nın, Ankara'daki güç ve etkisini değerlendiriyor, Sivrihisar'ı adeta yeniden kuruyor. İş oraya geliyor ki, Sivrihisar turist kaynıyor, İYİ Parti, "Sivrihisar'da trafik sorunu çekilmez hale geldi" diye açıklama bile yapıyor. Hamid Yüzügüllü, "20 bin kişinin yaşadığı yere 200 bin kişi gelirse trafik sorun olur, onu da halledeceğiz evelallah" diyor.
Sonra biri çıkıyor, pişkin pişkin, "Sivrihisar'a bunları ben de yaparım" diyor, utanmadan.
***
Mesela Murat Özcan. Meclislerde, "grup başkan vekili" kimliğiyle, yerinde, tutarlı ve ölçüsünde muhalefet yapıyor. "Biz size 'neden yapıyorsunuz' demiyoruz, neden 'az yapıyorsunuz' diyoruz" diye konuşma yaparak, CHP'lilere, aslında nasıl muhalefet yapmaları gerektiğini öğretiyor.
Mesela son yapılan ESKİ Genel Kurulu'nda, yaptıkları akıllıca siyasi hamleden sonra çıkıp "Su zammını engelledik" demek yerine, "Suyu zamsız fiyattan almak isteyen Eskişehirlilere birkaç gün kazandırdık" diyor. Bir AK Partili dangalak çıkıyor, "Meclislerde bizim üyelerin hiç sesini çıkarmıyor" diyebiliyor iyi mi!
Mesela Hasan Burgaz. Eskişehir'i sık sık Türkiye gündemine sokuyor...
Mesela Zihni Çalışkan, her arayanla ilgileniyor, Büyükerşen'e açılan davaları takip ediyor. Örnekleri çoğaltabilirim...
Mesela Dündar Ünlü...
Zamanında, birçok kişiden, "Bu teşkilat olmadı, Dündar Ünlü'nün dönmesi lazım" sesleri duyulunca, "Bizim partide görevler bayrak yarışı gibidir. Biz, zamınında üstümüze düşen görevi yerine getirdik. Şimdi herkes görev başında olan arkadaşlarımıza destek vermeli" diye açıklama yapıyor. Oysa kasım kasım gerinip "Halk beni istiyor" diye küstahça konuşabilecekken. Ve tabii, yeri geldiğinde AK Parti'nin bir bütün olduğunu gösterircesine, sosyal medya hesaplarından teşkilatın yanlış yaptığını düşündüğü tavırlarını da dile getiriyor, ancak kimsenin altını oymaya çalışmadan...
Salih Koca, Murat Canözer... İki eski il başkanı da siyasetlerini 'yıkıcı' değil, 'yapıcı' şekilde yürütüyor...
Mesela Burhan Sakallı... Genel Merkez'deki görevi nedeniyle yan gelip yatmıyor. Siyasetini Ankara'da yapıyor, ama sosyal medya hesabı üzerinden partisi için, Eskişehir için çalışmalarını sürdürüyor...
Burada sayamadığım bir dolu insan...
Bence siyasetin güzelliklerini, yerinde örneklerini sergiliyor, AK Parti'nin Eskişehir'de birçok şehrin imreneceği siyaset tavrını geliştiriyor, ammmaaaaa bu şehirdeki baaaaazı şaşkalozlar beğenmiyor!
Bence bu insanlar, kendilerinden başkasını beğenmiyor...
Hatta kendilerini bile beğenmiyor...
Gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, beğenmiyor oğlu beğenmiyor!..