Kimseye aşı ol ya da olma deme gibi bir lükse sahip değilim.
İradesi olan, düşünebilen her birey, akıbetini koruyan bu durumda etki sahibi olan insanların karşı tarafa geçirdiği tatminkârlık düzeyine göre; kişilerin kendi kararlarını vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Hukukçunun tıpçılığa, tıpçının hukukçuluğa, sanatçının da soytarılığa soyunduğu şu günlerde “bakkal kral” rolüne bürünmeyi kendime had bilmiyorum.
Lakin tek taraflı fikirlerin büyük ölçüde olta attığı düzen içerisinde karşıt görüşlerin de sık sık düzenin bir parçası olması gerektiği yönündeki demokratik yanımı asla görmezden gelemiyorum.
Tek fikirliliğin sağlanmaya çalıştığı bir sistem içerisinde “demokrasi” dediğimiz kavram olduğu yerde saymaktan başka bir şey yapmayacaktır.
Öyle ki karşıt fikirlere yer veren bazı televizyon kanalları da yok değil.
Fakat çoğunluğa sık sık yer verilen medyada, çoğunluğu temsil etmeyen kişilere karşı gösterilen üslup asla değişmiyor;
NASA’da görev yapmış Neva Çiftçioğlu’nun, “aşıların zararlı olabilme” ihtimalini ifade edişi aktarıldığı zaman alınan cevap; “üç beş kafadan çıkan çatlak ses bir şey ima etmez” yönünde oluyor.
NASA’da görev yapmış bir bilim insanını çatlak ses olarak nitelendirecek bir insanın, yani Erol Köse’nin, NASA kurumuna ziyaretçi olarak bile gidip gidemeyeceğinden şüpheliyim.
Neyse.
Yeni bir varyant ile karşı karşıyayız. Delta varyantı.
Yeni çıktı, çok taze, çıtır çıtır.
Daha bu varyantın buğusu çıkmadan, aşıların bu varyanta karşı da etkili olduğu ifade edildi.
Kim tarafından mı?
Aaa, bilmiyor musunuz?
Zayıf, uzun boylu, zamanında domuz gribinin ortaya çıktığı dönemlerde de yine “bu işin içerisinden aşısız çıkamayacağımızı” dile getiren değerli bir bilim insanımız tarafından.
Şimdi bildiniz değil mi?
Mehmet Ceyhan…
Lakin Mehmet Ceyhan sadece BioNTech/Pfizer aşılarının delta varyantına karşı etkili olduğuna dair verileri paylaştı.
Şahsen Sputnik, Sinovac vb. diğer aşıların verilerinin neden verilmediğini merak ediyorum.
Şu an dolaylı yoldan aşı dayatması bir yana, aşılar arası tercih fikri dayatılmasının yapıldığı günlere şahitlik ediyoruz.
Öyle ki alınan tedbirlerin artık ideolojik bir boyuta dönüşmesinin yanı sıra özellikle Mehmet Ceyhan’ın aşılar arasındaki reklamının da tamamen siyasi ve ekonomik yanlılıktan yana olduğunu görmemek, körün duyabileceği, sağır olanın görebileceği tarzdan.
Annemin ve babamın aşı sırası geldiğinde aşı seçeneği kısmına baktığımızda sadece BioNTech’i görebiliyorduk.
Hani ilk başlarda Fahrettin Koca’nın inaktif aşıların daha güvenli olduğunu, mRNA aşılarının kısa vadede iyi sonuç verdiğini ama orta ve uzun vadede tam olarak yan etkilerini gözlemleyemediğimiz gerekçesi ile çoğunluğa kıssadan hisse önerdiği Sinovac aşılarını pek piyasada göremiyoruz.
Aksine mRNA aşısı olan BioNTech’ten başka bir tercih seçeneğini belli bir süredir göremiyoruz.
Belli ki olmuş bir şeyler.
Özellikle Almanya’nın BioNTech’i dayatması, kendi aşılarının dışında aşı olanları yer yer Almanya’ya almamakla tehdit eden tavırları ve sürekli olarak malum bilirkişinin sürekli bu aşının üstünde durması…
Çoğu ülkenin Çin’in Sinovac aşısına karşıt bir duruş sergileme çabası…
Aşı mıdır, bilim midir, ticaret midir, siyaset midir bilmem ama bu aşılar bazı biçare ülkelerin ekonomik varyantına oldukça iyi bir çare…
Bu arada meraklısı için belirteyim; annem de babam da aşı olmadı, düşünmüyorlar da.