Hak, hukuk, adalet naraları atanlardan mısınız? İlah-i adalete sığınanlardan mı?
Hakkımı söke söke alırım diyenlerden mi? Yoksa bana fark etmez, ben canımın istediğine bakarım, ne bulursam yerim, başkasının hakkı falan da olur diyenlerden mi?
Bir de şey vardı değil mi “hakkımı yedirmem, milletinkini çatur çatur yerimciler...”
Valla paşa gönlünüz nasıl isterse tabii beni ilgilendirmez.
Ben naçizane şunu hatırlatmak isterim sadece. İnce bir çizgi var hepimiz için geçerli olan. Üzerindeyiz!. Başka başka hayatlar yaşıyor, başka başka sınanıyoruz her birimiz. Huzurumuz yok! Tadımız kaçık. Aaaa neden acaba? Çalmıyor çırpmıyor olmamız, hakka girmiyoruz demek midir? Bence hiç değil. Torpille girdin mi bir yere hiç? İşe, okula, doktor sırasına vs birinin vaktini aldın mı olur olmaz?. Eyvahlar olsun. Haktır. Ağırlık yapar, ayağına dolanır, göğsüne öküz oturur, ruhun daralır... Sonra dersin ki modern zamanların belası stres herkeste var. Yok efenim modern zaman stresi falan değil o, iç huzursuzluğu, hakka girmenin, hak yemenin bedelidir..
Bunaltır biraz, anlamazsın ince ruhlu değilsen! Yokluğu olanın yanında bahsettiysen varlığından; parandan, yuvandan, evladından, eşinden... Her neyse ballandıra ballandıra anlattığın, yoksunsa seni dinleyen, dokunduysa gönül evine, sızladıysa, cız ettiyse kalbi vah ki ne vah... Sen modern zaman belası stres dersin, ben ahir zaman hadsizliği, kendini bilmezliği derim.
Benim caanım eskilerim, yüreği yücelerim ne yaparmış bilir misiniz? Alacaklısının sokağından geçmez, borçlu olan borcunu ödeyene kadar yağlı yemek yemez, rahat uyku uyuyamazmış... Muazzam bir hassasiyet. Hayranım kalbiyle düşünen eski zaman insanına. Bu devirde, gönlü eskide yaşayan, modern görünümlü, eski kafalı bir kadınım işte. Benim ruhum ince, hesabım ince, terazim hassas. Allah muhafaza etsin, kimseciklerin gönlü kalmasın isterim nasiplendiklerimde. Sessizce verene şükretmek, verdiğinden paylaşmak nasip olsun.
Huzur sadece sahip olduklarımızda falan değil. Çoklukta hiç değil. Huzur hassas, ince bir ruhta. Huzur kimsenin canını yakmamada, huzur kimseye iç çektirmemede, bir garibin gözü değerse, içi giderse sendekine ahh ki ahhh... Onun ahını almamakta huzur.
Huzur helalde saklıdır bence ve helal sadece alnını teriyle çalışıp kazandığın değildir.
Helal kimsenin gönlüne ince sızı düşürmeden yaşayıp gitmektir. Ama yine de sen bilirsin.
Sokaklarda yer içer olduk. Ayakta, gezinerek... Kim gördü, kimin canı çekti, kimin gözü kaldı, kim alabildi, kim alamadı? Var mı düşünen?
Sonra stres çağımızın hastalığı! Ayakta yediğin, döktüğün kırıntının, nimete olan hürmetsizliğin ayrı, ona hiç girmiyorum bile.
Stresini azaltmak isteyen hakka girmesin, hakka giren adalet naraları atmasın. Yaratan her yapılanı, yapılmayanı, hassasiyeti ya da düşüncesizliği görüyor. İster karma de adına, ister ilah-i adalet her neyse. Ama bil ki çıkar senden!
Göğsündeki öküz kalksın istiyorsan çeki düzen ver kendine. Helali haramı gel bir daha düşün. Bak bakalım kimin gönül evini yıktın? Bak bakalım neyinde kimin gözü kaldı, gönlü kaldı?
Hakka girmek haramdır. Fetva vermiyorum, çok ince bir yerden sesleniyorum sadece. Düşünüver ister, ister stresle baş etmenin yollarını aramaya devam et.
Ama naçizane tavsiyem uzaklarda arama. Huzurlu bir gönül ve ömür dilerim. Sevgimle...
Ercan Yi̇ği̇t 7 Ay Önce
Çok güzel, takdir edilesi bir yazı. Okullarda öğretebilsek keşke. Gönlünüze sağlık.
Yasemin DESTECİ 7 Ay Önce
Teşekkür ederim, şifa olsun.
Yasemin DESTECİ 7 Ay Önce
Teşekkür ediyorum, şifa olsun.