"Geçmiş yıllarda Mesut Hoşcan'a danışmanlık yapan kulübe milyonlarca liralık fatura kesen bir gazeteci takma isimle bir internet sitesinde akla hayale gelmeyen karalama kampanyası başlatıyor. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a asla astarı olmayan iddialarda bulunuyor."
Yukarıdaki satırları sevgili Ali Baş'ın bugünkü köşe yazısında okudunuz. İmlâ hataları sanırım hızlı yazılmasından dolayı yapılmış...
Öğle saatlerine doğru birkaç mesaj ile bir iki telefon araması geldi: "Hakkı, Mesut Hoşcan'a danışmanlık yapmıştın yıllar önce. O yüzden seni kastediyorlar. Yoksa Süha Muzaffer de sen misin? Bize para yollasana, bak bir dolu fatura kesmiştin..."
Ben konuşma ve yazışmalardaki birkaç cümleyi özetleyip birleştirerek aldım buraya...
Hemen Ali Baş'a yazdım, o da "İsim yok yazıda, neden üstüne alındın ki. O tarihte Mesut Hoşcan'a danışmanlık yapan çok gazeteci vardı. Onlardan birini kastettim" dedi...
Ne diyeyim, beyan esastır. Ali de "Düzeltirim köşemde" deyince, üstünde çok durmadım ve beni arayanlar da görsün diye iki tweet attım...
Bu yazıyı yazmamın sebebi ise Kazım Kurt'tur. Daha önceleri birkaç kişiden, benimle dalga geçmek için "Usta-uzman gazeteci yapıyor bunları" tarzı cümlelerini duymuştum. Dün Eskişehirspor yönetiminin ziyaretinde de "O usta-uzman olduğu söylenen gazeteci sahte isimle benim hakkımda iftiralarda bulunuyor" diye konuşunca, konu ile hiç alakam yokken sanki bir çamurun içine çekiliyormuş hissine kapıldım...
Anlatayım...
***
Mesut Hoşcan ile eski tanışıklığımız vardır...
Eskişehirspor Başkanlığı için aday olunca görüşmelerimiz sıklaştı ve bu durum bir 'yol arkadaşlığına' dönüştü...
Eskişehirspor Başkanı olduktan yaklaşık bir yıl sonra da "Sevgili Hakkı, iletişim konusunda bana büyük katkın oluyor. Bunu profesyonelleştirelim. Benim için çok vakit harcıyorsun, emek harcıyorsun, ben kimseye borçlu kalmak istemem" dedi. Ben de "Başkanım aramızda profesyonel bir ilişki olursa sizin hakkınızda tek bir yazı bile yazamam. Meslek anlayışıma sığmaz" dedim. O tarihte hiç unutmuyorum, "Aman Hakkı boş ver Allah aşkına. Eskişehirspor ya da benim hakkımda yazmayıver" demişti...
Evet, Mesut Hoşcan'ın danışmanlığını yaptım ve bu süre zarfında ne kendisini öven ne de eleştiren bir tek yazı yazmadım...
"Aktif gazeteciler kimseye danışmanlık yapmasın" diyenlerle uzun konuşurum, pek itiraz etmem, ancak onlara da "O zaman ilk eleştirinizi Yılmaz Büyükerşen'e yöneltin. Kendisinin danışmanı, Ali Baş'ın çalıştığı medya kurumunda gazetecilik yapıyor" derim, o konu ayrı...
Sevgili Ali Baş bu işlere girmez, bilmez, o yüzden, parayla köşe yazıp sonra da "falancanın danışmanlığını yapıyorum" diyenlerle beni karıştırmış galiba. O tarihte Mesut Hoşcan'dan para alan gazeteciler var mıydı, bilemem, ancak hem gazeteci olup hem de danışmanlık yapan bir tek ben vardım sanıyorum.
Bu durumu da yani danışmanlığımı da hiç kimseden saklamadığım için Eskişehir'de bu konuyla ilgilenen hemen herkes "gazeteci danışman" denildiğinde benim ismimin kastedildiğini zanneder...
Ben, evet Mesut Hoşcan'a danışmanlık yaptım, ancak Eskişehirspor'dan bir tek kuruş kazanmadım. O tarihte şirketim de yoktu ki fatura keseyim!
Eskişehirspor'a danışmanlık yapmadım, çünkü futbol bilgim bir Kulüp'e danışmanlık yapacak düzeyde değildir...
***
Ancaaak...
Mesut Hoşcan'a danışmanlık yaparken Eskişehirspor sayesinde kimlerin Eskişehirspor'dan para kazandığını, kimlerin zamanında Eskişehirspor'u soyduğunu, kimlerin gerçekten Eskişehirspor için çaba harcadığını öğrendim, kavradım...
Mesut Hoşcan'ın, 2. Başkan Ahmet Yalçın'ın, rahmetli (Nur içinde yatsın) Bahadır Ünalan'ın neler çektiklerini, Eskişehirspor'un hem borçlarından hem de bazı asalaklardan kurtulması için nasıl bedeller ödediklerini çok iyi öğrendim, kavradım...
Bunlar hakkında hiçbir zaman yazı yazmamamın sebebi de 'gazetecilik ilişkileriyle öğrenmediklerimi, hiçbir zaman gazeteciliğim için kullanmama' ilkemden kaynaklanır...
Eskişehirspor'un sırtından zengin olanlarla Eskişehirspor'u soyanlarla mücadelem hayatımın sonuna kadar devam edecek, o konu da ayrı...
Bundan 5 yıl önce Sinan Özeçoğlu başkan iken Eskişehir'deki billboard'ların Eskişehirspor'a devredilmesi konusu gündeme geldi. O tarihte 2Eylül gazetesinin başındaydım. Bu teklife gazete olarak canhıraş destek verdik.
Bu teklifi hayata geçirmeyen Büyükşehir Belediyesi'ni de bir hayli eleştirmiştik...
Tepebaşı Belediyesi kamuoyunda oluşan bu isteği hemen hayata geçirdi, zira her şeyi yasal prosedürüne uygun yapmışlardı. Odunpazarı Belediyesi sistemi yanlış kurguladığı için birkaç ay gecikmeli yaptı uygulamayı...
Neyse o tarihte bana ve birçok gazeteciye, "Buradan gelen para Eskişehirspor için kullanılmadı, eski bir yöneticinin alacakları ödendi. Para o cepten çıktı, öbürüne girdi. Olan Eskişehir'in billboard gelirlerine oldu" diye konuşanlar olmuştu. Hatta "Kazım Kurt bunları bilmiyor mu" diye soranlar olmuştu...
5 yıldır aynı şeyleri söylüyorum: "Bir kere Kazım Kurt'un bir tek delikli kuruşla ilgili olarak 'çıkar sağladığına' beni inandıramazsınız, kendisini iyi tanırım, kesinlikle öyle şey yapmaz. 'Belediyeden birileri çıkar sağladı' derseniz, bilemem, ama Kazım Kurt yapmaz! Ayrıca, o parayı eski bir yöneticinin almış olması beni ilgilendirmez, sonuçta Eskişehirspor'un borcu ödenmiş. Bu konuyu kapatmakta fayda var..."
Son birkaç aydır konunun yeniden açılmasıyla oluşan sohbetlerde de bunları söylüyorum...
***
Efendim mahlaz kullanarak yazan, müstear bir isim olan Süha Muzaffer'i ben yazıyormuşum...
Yalan, külliyen yalan...
Eskişehir Haberötesi'nin sahibi arkadaşımdır. Hemşerim Seydi Yıldız'ın bir medya şirketi var, benim de var...
Süha Muzaffer'in yazıları anladığıma göre çok okunuyor ki gündem oluyor...
O zaman neden kendi sitemde yazmayayım bu yazıları?
Böylece benim haber sitem daha çok ziyaretçi toplar!
Ayrıca, bizim sitedeki müstear isimli yazar Serdar Dikmen, bir süre önce Süha Muzaffer ile atışmıştı, o zaman Seydi ile konuştuk. Kendisine sormadım bile "kim yazıyor" diye, çünkü, o köşeyi yazan yazmayan herkes zaten piyasada "Süha Muzaffer benim" diye dolaşıyor...
Ben, son 15 yıldır falan müstear isimle yazı yazmıyorum...
Geçmişte birkaç kez çalıştığım gazetede başka müstear isimlerle yazılan yazılara sahip çıkmak zorunda kalmıştım, dava açıldığı için, ama net olarak söyleyeyim, "Sıpa"dan bu yana hiç müstear isim kullanmadım...
Neyse...
Diyeceğim şudur...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt hiç merak etmesin...
Kendisini eleştireceğim zaman kendi ismimle çok şükür eleştirebiliyorum...
Zira eleştirilecek o kadar çok malzeme veriyor ki bizlere...
Beni, sağındaki solundaki kişilerin para vererek, kendisi hakkında övgü dolu yazılar yazdırdığı kişilerle de karıştırmasın!
Şimdiki Eskişehirspor Başkanı Mehmet Şimşek ve yöneticilerinden Erkan Koca'ya da güvensin. Bu isimler AK Parti'deki kariyerlerini, Eskişehirspor için ellerinin tersiyle itmiş kişilerdir. Eskişehirspor'un delikli kuruşuna zarar vermezler, verilmesine müsaade etmezler...
Bu isimler AK Partili diye; müstear isimle bir şeyler yazan kişileri bahane edip, yok 'bana sahip çıkmadılar' diye sızlanıp, benzinliği Eskişehirspor'a vermekten vazgeçmesin...
Başkan Mehmet Şimşek, Eskişehirspor'a kim katkı verirse çekinmeden söyler ve sahip çıkar. Ayrıca o benzinlikten gelecek para ile 'yönetici borçları' ödenmesine de müsaade etmez.
Başkan Kurt yapacağını yapsın, Eskişehirspor'un paraya ihtiyacı var.
Sızlanmayı, konuyu çarpıtmayı bıraksın!
Lütfen 2 Yıl Önce
Lütfen ESES i siyasete bulaştırmaaaaaaaaayııııınnnnnn, ESES e destek verenlere saygı duyunnnnn.