Birçoklarınız başlığı okuyunca "Haydaaa nereden çıktı bu şimdi" diyorsunuzdur, tabii ki anlatacağım. Peşinen söyleyeyim bu yazıda bolca "Büyükerşen-Kurt-Ataç" isimleri geçecek, sonra kızmayın, bağırıp çağırmayın!
Millet'i-Cumhur'u, ülkede siyaset ile ilgilenen ne kadar kişi varsa hemen herkes Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı ya da yapmadığı şeyleri konuşadursun, Eskişehir'de bir kesim "Yılmaz Büyükerşen bu seçimde aday olmazsa CHP yerine kimi aday gösterecek" mevzusunu fısır fısır da olsa değerlendiriyor. İnsanlar sessizce konuşuyor çünkü Yılmaz Büyükerşen, kendisine ziyarete gidenlere, "Benden sonrası nereden çıktı, durun bakalım! Daha karpuz keseceğiz ve bir sonraki seçimi hep birlikte kazanacağız" diyor. Başkan Büyükerşen'in odasından çıkanlar da kendi kendilerine, "Seçim zamanı 88 yaşında olacak, adam bir daha aday olacağım diyor, bu nasıl iş anlamadım" diyor...
Büyükerşen'in aday olmama seçeneği, iki ilçe başkanı arasında da bir hayli büyük bir rekabete dönüştü...
Aslında bu duruma "rekabet" dememek lazım, zira, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Büyükerşen'den sonra Büyükşehir adaylığının kendi hakkı olduğunu düşünüyor ve hiç kimsenin bu adaylığı kendisinden alamayacağına inanıyor. Kazım Kurt ise Odunpazarı Belediye Başkanı olduğundan beridir, "Eskişehir'de CHP demek ben demek, ben demek CHP demek. Nasıl ki 2009 seçiminden sonra Yılmaz Hoca beni her yere aday gösterip seçilmemi sağladıysa bu kez de yerine gelmemi ister" diye düşünüp CHP Genel Merkezi'nde birçok genel başkan yardımcısı ve PM üyesine "Büyükerşen'den sonraki ismin kendisi" olduğunu ikna etmeye çalışıyor...
***
Bu düşüncelerinde Ahmet Ataç sonuna kadar haklı, Kazım Kurt ise sonuna kadar haksız!
Ahmet Ataç, biliyorsunuz birkaç yıl önce, "Yılmaz hoca benim ağbimdir. Kendisinin önünden geçmem, ancak 'artık ben yokum' derse tabii ki Büyükşehir adayı olmak istiyorum" demiş ve bu çok doğal sözler üzerine CHP'nin bir kısmı tarafından linçe uğramıştı...
Büyükerşen'den sonra adaylık, Ahmet Ataç'ın 'anasının ak sütü gibi' hakkı. Anlatayım...
1999 seçimlerinden önce DSP'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ahmet Ataç idi. Yılmaz Büyükerşen'e, rahmetli Bülent Ecevit tarafından milletvekilliği ve sonrasında da Millî Eğitim Bakanlığı önerilmiş, ardından devreye Rahşan Ecevit girmiş ve "Yılmaz Büyükerşen'i Ankara'da istemediğini" söylemişti. Zira Büyükerşen'in isminin ve destekçilerinin büyük olduğunu biliyor ve Büyükerşen oradayken partiyi rahat rahat yönetemeyeceğini düşünüyordu. Haklıydı...
Neyse, Büyükerşen, Ecevit tarafından "Büyükşehir" için düşünülünce, Ahmet Ataç bu durumu hiç sorun yapmadı ve kardeşinin Rektör olduğu Anadolu Üniversitesi'nin bulunduğu Tepebaşı ilçesini seçti, adaylık için. Tabii Büyükerşen'in "Bir dönem ben yapayım, sonra sana bırakırım" sözünü de hiç unutmadı.
5 dönem oldu, Büyükerşen bırakmadı...
Şimdilerde Ahmet Ataç da "Ben Yılmaz hocanın önünden geçmem. O yoksa ben adayım" diyor sadece...
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ise "Ben Ahmet ağbiyi çok severim. Tabii ki Büyükşehir adaylığı kendisine çok yakışır. Parti üyelerine, halka sorarız, kimi istiyorlarsa o aday olur. Sandıktan Ahmet ağbi çıkarsa ben de Odunpazarı adayı olurum" diyormuş...
Ne kadar naif, ne kadar saygılı, ne kadar mütevazı bir açıklama değil mi?
Halt etmişsiniz!
Tamamen siyasî, tamamen çıkarcı, tamamen uygunsuz bir teklif!
Bunu da anlatayım...
***
Kazım Kurt, CHP'nin merkez ilçe başkanı iken, Erman Gölet ile "Sen belediye başkanı, ben vekil olayım" diye anlaşıp önseçimden çıktı ve yıllar yıllar sonra Yılmaz Büyükerşen ile siyaset yapmaya başlayıncaya kadar ağzından "önseçim" lafını eksik etmedi. Büyükerşen'den sonra da "önseçim" lafını hiç duymadık kendisinden!
Meclis üyesi olurken, "önseçim" demedi...
Milletvekili olurken, "önseçim" demedi, parti listesinin, kendisini 2. sıraya yazan Büyükerşen'e emanet edilmesini istedi...
Odunpazarı Belediye Başkan adayı olurken "önseçim" demedi, hatta, eğilim yoklamasından uzak ara birinci sırada çıkan Erman Gölet'in hakkını yedi ve gelip 'küt' diye koltuğa oturdu...
Yılmaz Büyükerşen'in hiçbir adaylığında da "Soralım insanlara, bakalım Büyükerşen'in adaylığını istiyorlar mı" demedi!..
Şimdi "önseçim, eğilim yoklaması, anket" yapalım diyor. Siz de bunun "masum" bir demokrat istek olduğuna inanıyorsunuz!..
Bugün Eskişehir'de seçmenlere "Ataç mı, Kurt mu daha iyi belediye başkanı" diye sorun, yüzde 90'ı, "Kesinlikle Ahmet Ataç" der!.. (Bakın, 'yüzde 90 oy alır' demiyorum, dikkatinizi çekeyim)
Eeee o zaman ne var Kurt'un "seçim olsun" demesinde, öyle değil mi?
Kazım Kurt, Büyükerşen'in önseçime girmesini hiç talep etmedi, çünkü bu talebin saçma olduğunu biliyordu. Bir kere Büyükerşen, kendisi gibi, partisi sayesinde seçilmiyor, Büyükerşen ismiyle seçiliyordu. Büyükerşen'e, "Önseçime gir" derseniz, kendisini isteyen bir dolu partiye gider ve oradan aday olur. Ve Kazım Kurt, adaylığın, Yılmaz Büyükerşen'in 'hakkı' olduğunu biliyor, son olarak...
Ben ve Eskişehir'de yüz binlerce kişi de "Büyükerşen'den sonra Ahmet Ataç'ın hakkı olduğunu" biliyoruz, ama Kazım Kurt şimdi çıkıp, "Önseçim, eğilim yoklaması, anket" diye eveleyip geveliyor...
İşte bütün bunlar yüzünden Kazım Kurt'un "seçim-anket" isteğini mantıklı ve adil bulmuyorum...
***
Bana "Sen AK Parti seçmenisin, sana ne bunlardan" diyecek bir dolu kişi çıkacaktır...
Evet, son seçimlerde AK Parti'ye oy verdim, çünkü, AK Parti'nin adaylarının oy vermemi gerektirecek isimler olduğunu biliyordum.
Mesela, şimdi AK Parti çıkıp "Bu cumhurbaşkanlığı seçiminde adayımız Abdullah Gül" dese, oy vermem. Mesela, bu genel seçimde AK Parti çıkıp saçma sapan isimleri milletvekilliği sırasına aday olarak koysa yine oy vermem.
Ben, 'kayıtsız şartsız AK Parti seçmeni' değilim...
"Partim, ağacı aday göstersin ona oy veririm" diyen AK Partili ya da CHP'li biatçılardan değilim...
Tanıdığım bütün AK Partililer böyle olduğunu görüyor, biliyor, ancak CHP'li dostlarım ikiye ayrılıyor: Bir kısmı, "Sen AK Partilileri kandırıyorsun, aslında CHP'ye oy veriyorsun" diyor, akılları sıra beni övmek için! Diğer kısmı da "Karının, kızının başını ne zaman kapattıracaksın" diyor, AK Parti'yi, AK Partilileri hiç tanımadıklarını itiraf edercesine ve beni "biat eden" AK Partililer ile aynı kefeye koyuyor...
Peşinen söyleyeyim, hangi partiden olursa olsun "Ben partiliyim, partimin gösterdiği adaya oy veririm" diyenleri hiçbir zaman suçlamadım. Böyle konuşmak zorunda kalmamak için herhangi bir partiye üye olmadım bugüne kadar, o kadar...
Şimdi konumuza dönelim...
***
Ben, hangisinin daha iyi bir belediye başkanı olduğunu bilmiyorum, ancak Ahmet Ataç'ın, Büyükerşen'den sonra aday yapılırsa yüzde 65 ile seçileceğini biliyorum. Net konuşuyorum, yapılmış 'gizli' araştırmaları okudum zira...
Çıkıp Eskişehir halkının geneline anket yaparsanız, katı AK Partililerin "Kazım Kurt aday olsun" diyeceğini de çok hem de çok iyi biliyorum. Zira Kazım Kurt aday olursa AK Parti adayı seçimi kazanır!..
O zaman Kazım Kurt'un söylediği gibi "Eskişehir merkezli bir anket" yapılamaz, sağlıklı sonuç veremez...
Üye ya da delege bazında da seçim yapılamaz, zira hiçbir partide üyelerin ekseriyeti, seçimlerde "Ülkem ya da şehrim için iyisi hangisi" diye düşünmez, "Benim için hangisi daha iyi" diye düşünür. Bakın, CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu'na genel başkan olması için oy verenlerin neredeyse yüzde 90'ı "Cumhurbaşkanı adayı olmasın" diyor, ama genel başkanlık için ona oy veriyor. Tamamen pragmatist bir tercih...
Burada da böyledir...
2014 seçiminden önce "önseçim" yapılsaydı Büyükerşen kazanamazdı!
Çünkü CHP üye ve delegesi, "Büyükerşen kazanırsa sırf CHP'li olduğumuz için bizi işe almaz" diye düşünür ve Kazım Kurt'a oy verirdi. Çünkü hepsi biliyor ki, Kazım Kurt'un derdi, iyi belediye başkanlığı değil, CHP'nin parti içinde yapacağı seçimleri kazanmak için liyakate bakmadan insanları işe almak, CHP'lilere para kazandırmak!
Eeeee, işte Ahmet Ataç da Büyükerşen gibi...
Yani, genel kanının aksine, CHP içinde bir önseçim olursa Ahmet Ataç o sandıktan çıkamaz...
CHP, Büyükerşen'den sonra seçim kazanmak istiyorsa Ahmet Ataç'ı aday göstermeli...
Kazım Kurt ve şimdilerde can ciğer kuzu sarması olduğu Erman Gölet ise nasıl ki Büyükerşen'i bekledilerse Ahmet Ataç'ı beklemeyi de öğrenmeli...
Haaa...
Benim gibi insanların seçeneği bol. CHP 'partici' gibi davranıp Eskişehir'de seçimi CHP'nin kazandığını zannederse, seçimi kaybeder!
Bizler, benim gibi düşünenler, Eskişehir'i yönetecek bir dolu kişi arasından seçimimizi rahat rahat yapmış oluruz...