Siz bakmayın Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un, "CHP'de değişim gerekli, Kemal Kılıçdaroğlu seçim hezimetine uğradı, koltuğunu başka birisine bırakmalı" sağda solda, diye konuşuyor olmasına...
Kazım Kurt'un siyasete ve CHP'ye bakışı ile Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun bakışı, tıpkısının aynısı, aynısının tıpkısıdır!
Bu iki isim de CHP seçmenine, kendisini Atatürkçü zanneden saf kişilere, kendisini solcu zanneden tertemiz kişiliklere aynı şekilde bakar: Eliniz mecbur bize oy vereceksiniz, bize, CHP'ye oy vermeyen haindir, kalleştir. Biz hiçbir şey yapmasak da hak etmesek de bize oy vereceksiniz, vermezseniz görürsünüz örekesini!..
Kazım Kurt da...
Kemal Kılıçdaroğlu da...
Parti içi kongre siyasetinde mahir, master degree uzman; ancak iş, vatandaşın, siyasetten hizmet bekleyenlerin taleplerine gelince, iş, iş üretmeye gelince liyakâtin dibine vuran, beceri konusunda en alt seviyeden bile not alamayacak şahıslardır...
Bu tespitim tartışmaya kapalıdır, zırlamayın, koyun kafanızı önünüze bir düşünün...
Gerekirse bir daha düşünün...
Yılmaz Büyükerşen gibi bir marka isim dahi, ilk iki döneminde öyle hizmetlere, öyle projelere imza attı ki...
O tarihlerde (belki de CHP'de siyaset yapmadığı için) hiçbir Eskişehirli'nin oyunu çantada keklik görmüyor, gönüllerini, oylarını kazanmak için harıl harıl çalışıyordu. Kimileri yeterli görür, kimileri görmez; ancak adam ilk 10 yıl, yüksek tempoda çalıştı, hizmet üretti; yiğidi öldürelim hakkını yemeyelim...
***
Peki...
Kemal Kılıçdaroğlu ya da Kazım Kurt...
Biri kurultay, diğeri de kongre kazanmak dışında...
Herhangi bir yaralı parmağa işedi mi, Allah için söyleyin!..
Sakın bana, "Kemal Kılıçdaroğlu hiçbir zaman iktidar olmadı ki, nasıl iş üretsin" demeyin!
Tabii ki, bazı takıntılı ve salak AK Partililer gibi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, iktidar olmadan iş üretmesini bekleyecek değilim. Ve fakat, Recep Tayyip Erdoğan'ın, ülkenin sevgilisi olmasının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından geçtiğini bilecek yaşta bir kişi olduğum için çok net olarak söyleyebilirim ki; Bay Kılıçdaroğlu, heykel yapmaktan başka hiçbir iş yapmayan belediye başkanlıklarını övmeyi bırakıp proje üretir hale getirtseydi bugün çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik, ülke olarak...
Kazım Kurt da...
Odunpazarı gibi 'adeta CHP kimi aday gösterse kazanır' durumunun ispatı gibi kazandığı, 2014 seçiminden sonra hiçbir şey yapmadı! Hiçbir proje üretmedi, herhangi bir yaralı parmağa işemedi, çevresinde birkaç kişi 'oh ne âlâ mualla' diye şarkı söyledi, kendisi, liyakâtte dibe vurdu!
2019 seçimlerinde dayadı sırtını Yılmaz Hocasına...
Kaybettiği seçimi geri çevirdi Yılmaz Büyükerşen...
Ve Kazım Kurt, taktı sepeti koluna, yolladı herkesi kendi yoluna...
Seçimi kendisi kazandı zannedip bir de meydan okudu Yılmaz Hocasına...
Kılıçdaroğlu da...
Kazım Kurt da...
Saf, temiz, kendisini solcu, kendisini Atatürkçü zanneden kişiliklerin oylarını, çantada keklik görerek, insanların 'koyun gibi' kendilerine oy vermeye mecbur olduklarını bilerek siyaset yapıyor...
Ve aslında kendilerine oy verenlere hakaret ederek bir güzel geçinip gidiyorlar...
***
Siz...
"Kolumu kesseler CHP'ye oy veririm..."
Siz...
"Daha Kılıçdaroğlu yokken ben bu partiye oy veriyordum, kızarım, bağırırım, ama yine de partime oy veririm..."
diye konuşan çok bilmişler!..
Siz...
"Ne yani, Kılıçdaroğlu'na, Kazım Kurt'a oy vermeyelim de Akp'liler mi gelsin..."
Siz...
"Onlar da gelse çalacak, bari bizimkiler yesin..."
diye konuşmaktan utanmayan, bir de üstüne CHP'ye oy vermeyenlere küfür eden şaşkalozlar...
Sizin sırtınızdan geçiniyor bu iki isim de...
Sizin sırtınızdan, sizin yüzünüzden...
Onun için öyle cak cuk konuşmayın...
"Yılmaz Büyükerşen aday olmazsa yerine kimi aday gösterirlerse göstersinler oy vermek zorundayım" diye konuştuğunuz için zamanında Ekmeleddin İhsanoğlu'na gidip 'tıpış tıpış' oy verdiniz. Sonra bir güzel dalga geçtiler sizinle...
Ardından Muharrem İnce'ye oy verdiniz, iki saat sonra kurulu saat gibi küfür ettirdiler, seçilsin diye dua ettiğiniz adama...
Sonra 'tıpış tıpış' gidip hem de iki kez, 'kazanamayacak aday' dediğiniz kişiye oy verdirttiler...
Şimdi hâlâ konuşuyorsunuz...
Cak cak...
Cuk cuk...
Yok Kılıçdaroğlu, yok, değişim, yok, dönüşüm...
Önünüzde Ahmet Ataç gibi bir örnek var, haydi olmasa, 'adamlar kime oy versin, partilerinde bir tane hizmet üreten kişi yok ki' diyeceğim, siz hâlâ, İmamoğlu, Kılıçdaroğlu, yok Kazım Kurt...
Devam, devam...
Tıpış tıpış yürümeye devam...
Tek tek yürümeyin ama örgütlü olun!..
Toplu olarak, sürü olarak yürümeye, tıpış tıpış oy vermeye devam edin...