Kesikbaş fırtınası tersten esiyor!

Bundan yaklaşık 5 yıl önceydi...

Eskişehir'in, neler olduğuyla ilgilenen kitlesinin tamamı, aynı kişiyi konuşuyordu: "Nereden geldi bu adam? Düzgün bir adama benziyor, Celalettin Kesikbaş acaba Eskişehir'in geleceğinde bir şeyler yapabilir mi?"

Ben de, Eskişehir'in, Sanayi Odası'nda yaşanan seçimde bile geniş kitlelerin bu kadar ilgi göstermesine şehrim için seviniyordum. Türkiye'nin birçok şehrinde, Sanayi Odası'nda yapılan bir seçimin şehrin gündemine bu kadar girmesi hayretler içinde karşılanırken, Eskişehir'de 'olağan' bulunuyordu...

İki sebeple bence...

Birincisi, Eskişehir'de gerçekten birçok şehirde olmadığı kadar şehrin yönetimiyle ilgilenen kişi sayısı yüksek...

İkincisi de 'artık' yaşlandığı düşünülen Yılmaz Büyükerşen'den sonrasını düşünen kişi sayısı çok fazla...

Gerçi ikisi de aynı şey, ama olsun...

Diyeceğim, son 7-8 ay öncesine kadar birçok kişiden "Celalettin Kesikbaş ne yapıyor, aday olacak mı? Konuşsana siyasete girsin. Kesikbaş'a söyle milletvekili değil, belediye başkanı olsun" cümlelerini duyuyordum, parti ayırmaksızın...

Çok kısa bir süre öncesine kadar Eskişehir'de yaşayan insanların bir kısmı Celalettin Kesikbaş'ı umut olarak görüyordu...

Geçenlerde bir yazı yazdım...

Bütün fikrim değişti!

***

Geçenlerde AK Parti'den bazı isimlerin Celalettin Kesikbaş ile "Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı" için görüştüğünü anlattığım bir yazı yazdım. Yazımda daha başka birçok detay ve isim vardı tabii ki...

Aman Allahım!..

Ne telefonlar ne telefonlar...

Meslektaşım Arif Anbar, benim yazımdan hemen önce "Celalettin Kesikbaş rüzgârı..." diye bir tweet atmıştı. Arif'i iyi tanırım. Boş yere böyle tweet'ler atmaz, bilirim...

Bu tweet'ten sonra hem bana gelen aramalarda konuşulanları dinledim hem de birkaç kişiyi de ben aradım...

Gördüm ki, Arif'in bahsettiği rüzgâr, fırtınaya dönüşmüş, ama tersten!..

AK Parti'nin içindeki kişilerin ekseriyeti, hem de hiç azımsanmayacak kısmı, "Celalettin Kesikbaş ismi de nereden çıktı. Onunla seçim kazanınca, seçimi 'biz' kazanmış olmayacağız ki! Hem Kesikbaş seçildikten hemen sonra ait olduğu partiye geçer. Aslında CHP'den aday olmak istiyor, ancak Yılmaz hoca onu oraya sokmadığı için AK Parti'yi kullanıyor..." diyordu...

Daha neler neler de ben bu kadarını yazayım...

CHP'liler ise çoooktannn kararını vermişti: "Celalettin Kesikbaş bizim gibi düşünen bir kişi ancak sadece Kazım Kurt'a yakın olması nedeniyle hiç samimi gelmiyor bize. Yılmaz Büyükerşen bu seçimde aday. O olmazsa Ataç, o da olmazsa Kazım Kurt. Diyelim ki hiçbiri olmadı Erman Gölet var, Abdülkadir Adar var, Utku Çakırözer, Jale Nur Süllü var. Bizim partide bazı belediye başkanlarının özel kalem müdürleri bile belediye başkanlığı için hazırlık yapıyor. Bu insanlar yıllardır bekliyor, çok istiyorsa Kesikbaş da bi 20 yıl beklesin..."

MHP'liler Kesikbaş'ı seviyor, ama 'bizim partide yöneticiler kime yakınsa biz uzak dururuz' diyor; İYİ Partili bir kişiyle konuştum, "Bizim partinin patronu Nebi Hatipoğlu'dur. O varken, Kesikbaş ve arkadaşları partinin kapısından içeri giremez" dedi, iyi mi!

Dedim ki kendi kendime: Siyaset ile yakından ilgilenenler, yeni aktörlere hep böyle bakar, halk farklı düşünür!..

Evet, hiç de az demeyeceğim sayıda kişiyle konuştum...

Bundan 8 ay önce "İlle de Kesikbaş" diyenlerin, yarısının fikri değişmiş. Ama bu sebeple, ama şu sebeple artık 'ismi altında oluşan konsensüs' yok gibi...

Sonra yine dedim ki kendime: Eskişehir'in harika çocuğu, Eskişehir'in en zeki kişisi (Dalga geçmeyin, yakın çevresi kendisini böyle anlatıyormuş), 8 ay boyunca ne yapmış olabilir ki, bu kadar insanın, kendisi hakkında fikri değişmiş olabilir?

Bir dostum dedi ki: "Siyasetle uğraşanlara o kadar yukarıdan bakıyor ki, çok isteniyorsa 'bağımsız' aday olsun da görelim bakalım ne kadar iyiymiş!"

Bu cümleyi duyduktan sonra aradığım sorunun yanıtını bulmuş olduğumu düşündüm...