Bir esnaf oğlu olarak tüm esnafın hakkını aramak belki de benim en büyük görevim. Şayet küçük esnafın tamamına bir destek paketi sunuluyor olsaydı böyle bir hak arayışı içerisine girmezdim.
Tekel bayilerde alkol satışı olmaması yüzünden zincir marketlerde de alkol satışı yasaklanıyorsa, benim babamın dükkânında satılan pijama da zincir marketlerde satılmamalı.
Parfüm satan bir küçük esnaf tam kapanmada satış yapamıyorsa, zincir marketlerde de parfüm satılmamalı.
Tekel bayilerin kapanması birçok kesim tarafından eleştirildi.
Hatta tekel bayileri çaresizliklerini dile getirmek için açıklama bile yaptılar.
Senetlerimiz, kredilerimiz, ödemelerimiz var…
Sonuna kadar da haklılar.
Fakat sıkıntı şu;
Topyekûn hak arayışı içerisine girmiyoruz. Hatta öyle ki tekel bayilerin kapanma gerekçesine dayanarak birçok insan konuyu ‘’alkol özgürlüğüne’’ çekti.
Şeriat geliyor, hazırlık yapılıyor diyenler bile oldu.
Küçük bir kesimde değil bunları söyleyen. Twitter’da #alkolümedokunma etiketi Trend Topic oldu.
Bu etiketi Twitter’da gündeme sokmak, tekel bayisinde çalışıp evine ekmek götüren kişi için hiçbir anlam ifade etmiyor.
Tekel bayilerin suçu alkol satışı yapmak mı? Bu yüzden mi tekel bayiler kapatıldı?
Veya tekel bayilerin hakkını ararken neden ‘’şeriat’’ gibi gerçekleşmesi ütopya olan bir algıyı gündeme sokuyoruz.
E aynı alkolü zincir marketler gündelik hayatta da satıyor. O zaman onları da toptan kapatalım.
İş yapma özgürlüğünü normal bakkallara verelim sadece.
Bir önceki yazımda kullandığım önerme; "Nefesi bile parayla alıyoruz tepki yok, alkol satışı yasaklanınca herkes düşmüş özgürlük peşine".
Bazı okuyucularım tarafından eleştirilere maruz kaldım. Konu alkol değil "esnaf" diye
Haklı bir eleştiri.
Hatta Hakkı Kutlu da yapıcı bir eleştiriye tabii tuttu yazımı.
Dün yazdığım yazımda tekel bayilerin kapanmasından fırsat istifade edip konuyu ideolojik bir boyuta taşıyanlara eleştirimi yapmıştım.
Esnafın hakkını değil, ideolojisinin hakkını arayan bir kesime göndermelerimi yapmıştım. Madem esnafın hakkını arıyoruz, parfümcülerin, çeyizcilerin, gömlekçilerin… hakkını da arayalım.
Çünkü ideolojilerden bağımsız bir ‘’küresel darbe’’ ile karşı karşıyayız. Ve ben hiçbir ideolojiye bağlı kalmadan tüm insanlığın özgürlüğüne tekrardan kavuşmasını istiyorum.
İspanya Barselona’da bir konser verildi. 5 bin insan oradaydı. Herkes maskesiz mesafesiz eğleniyor. Konsere gidenlerden bir kişide bile korona vakası görülmedi. İnsanlar yedi, içti, şarkı söyledi, eğlendi.
Tedbir yok, test yok, korona yok.
Tedbirlerin işe yaramadığını, aksine maddi-manevi bir huzursuzluğa sebep olduğunu sık sık dile getiriyorum.
Doğal süreci doğal yollarla atlatacağız. Birçok Amerikalı bilim insanı bunu böyle tanımlıyor.
Anlamak için dünyayı gözlemlememiz yeterli. İsteyene bilimsel makaleler de mevcut.
Fakat özgürlüğümüzü ararken spesifik konulara inmekten kaçınmalıyız.
Belki de hepimiz alınan tedbirlerin çifte standart olmasından yakınsak her şey daha doğru olur.
Konfor alanımıza zorla edilen bir müdahale hepimizin özgürlüğünü istisnasız etkilemekte.
Tekel bayilerin hakkını aramaya çalışanlar "şeriat geliyor" gibi bir çıkarımda bulundukları zaman, saçma bir ideolojik savaşın verildiğini görüyoruz.
Şahsen tekel bayileri savunmak için böyle bir önerme ile tepkimizi dile getirmemiz oldukça yanlış anlaşılıyor.
Ben de diyorum ki; sadece hayatımıza müdahalede bulunan ve faydası olmayan tedbirlerin kimseyi mağdur etmeye hakkı yok.
Tekel bayisinden çeyizcisine kadar esnafı rahat bırakın artık. İnsanları salın.
Ben artık umutlarımı yitirdiğim tedbirlerden fazlasıyla sıkıldım. Çünkü tedbirlerle yürüdüğümüz tünelin sonunda bir ışık görünmüyor.
Ya topyekûn insanlığa karşı uygulanan bu baskıcı dünya rejimine karşı çıkacağız ya da her fırsatta ‘’tatil sezonu’’ dışında hayatlarımıza edilen müdahalelerden zevk alacağız.
Gereksiz 4 Yıl Önce
İspanya'da hayatın normale dönmesi ülkenin asilanma yuzdesi ile ilgili olabilir mi?