Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nin bir önceki dönem yapılan seçimlerinde birbirlerine rakip olup kıyasıya bir yarışa girişen EOSB Yönetim Kurulu Başkanı Nadir Küpeli ve Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, ilgililerin yakından bildikleri gibi ortak bir basın açıklaması yaparak bu kez rakip olmayacaklarını açıkladı...
Bırakın Eskişehir'i, Türkiye'nin genelinde böyle bir tavra alışık olmayan bizler için büyük sürprizdi, ancak benim gibi iki ismi de yakından tanıyanlar için 'zaten beklenen' açıklama oldu.
Bu açıklamadan sonra meslektaşlarım konu ile ilgili yazı yazdı, sizler de doğal olarak birçok yorum okumuş oldunuz. Yorumların çoğu, bu kez rakip olmamayı tercih eden iki isme övgü doluydu, ancak birkaç kişi, "Organize Sanayi bölgelerini artık Valiler yönetecek, Celalettin Kesikbaş ne yapsın şimdi orayı" tarzı yorumlarda bulundu.
Bir kere şunu söyleyeyim, Organize Sanayi Bölgelerini artık Valiler yönetmeyecek. Yatırım kararları Valilerin başkanlığında yapılan toplantılarda alınacak ki, hangi Vali, Organize Sanayilerde, sanayicilerin ihtiyacı olan bir yatırıma "hayır" der...
İkincisi de benim tanıdığım Celalettin Kesikbaş bu durumu çok da umursamaz ve işine bakar...
Zaten Nadir Küpeli de "Bizler için değişen bir şey yok" diyor bu konuyla ilgili...
Ben, Kesikbaş'ın, Küpeli'nin karşısına rakip olarak çıkmamasını başka bir 'şeye' bağlıyorum...
***
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi, Türkiye'deki sayılı bögelerden. Çok büyük bir Bölge ve dolayısıyla bütçesi de hiç de azımsanmayacak kadar yüksek...
Geçen seçimde birçok kez yazı yazmış, Sanayi Odası'nı "valililiğe" ve Organize Sanayi Bölgesi'ni de "belediyeye" benzetenler kervanına katılmıştım.
Geçen sürede gerek Nadir Küpeli ve gerekse Celalettin Kesikbaş, iki kurumun da neler yapabileceğini bize ve üyelerine en doğru şekilde gösterdi kanısındayım.
Bir tek farkla. Nadir Küpeli, EOSB'yi öyle etkin ve doğru yönetti ki, Eskişehir'de artık, ETO, ESO ve Ticaret Borsası ile birlikte bir de EOSB'nin etkisini ve gücünü hisseder olduk. Sanıyorum üyeler bu durumdan ziyadesiyle memnundur...
Peki bu iki isim seçimden sonra hiç mi rekabet etmedi?
Etmez olurlar mı, fikir üretmek, görüş üretmek konusunda birbirleriyle yarıştı ve Eskişehir'e yeni bir dinamizm getirdiler. Üyeleri ile birlikte Eskişehir Sanayisi'nin yaşadığı sorunları yetkililere iletmek konusunda adeta "100 metre yarışı" gibi nefes nefeselerdi...
Fakat, geçenlerde Kanal 26'da da anlattı, Nadir Küpeli, seçim biter bitmez Celalettin Kesikbaş'a öyle bir zeytin dalı uzattı ki, zaten 'uyum' içinde çalışmak isteyen Celalettin Kesikbaş değil de taş olsaydı bile, yumuşar ve uyum içinde çalışırdı...
Yıllar içinde birçok kez görüştüler, birçok organizasyonu beraberce üstlendiler ve en önemlisi birbirlerinin arkasından kem söz etmediler...
***
Bizler, yani halk, belli bir mevkiye gelince şahsi menfaatleri için hareket eden ve belki de 'para kazananlara' yönelik, "Ne güzel yedi, hem de çok güzel yedi" falan diye konuşuruz. Yazımın başlığındaki 'argo' tabiri, bu yüzden mazur görmenizi rica ederim.
Bir siyasetçi, bir dernek ya da oda başkanı, bir kez koltuğu elde etti mi, nimetlerinden öyle çok faydalanmaya başlar ki, sonra kaldırın kaldırabilirseniz kendisini oturduğu koltuktan!
İşte hem Nadir Küpeli hem de Celalettin Kesikbaş bırakın koltuğun nimetlerinden faydalanmayı, oturdukları makam yüzünden gerektiğinde kendi işleriyle bile ilgilenmekten vazgeçmek zorunda kaldıkları içindir, bizlerin pek de alışık olmadığı şekilde, "Bundan sonra birbirimize rakip olmayacağız" diye açıklama yaptı...
Bizler, çoklukla bu tavra alışık olmadığımız için şaşırdık ve her 'rekabetin' biz gazetecilere daha çok 'yazılacak konu' çıkarmasından mütevellit, şaşırmakla kalmadık ve üzüldük az biraz!
Beri yandan Eskişehir'e örnek olması gereken bu tavra karşı emin olun siyasetçi ve diğer başkanlar, "Lala lala laaallaaaa" diyerek havaya bakmayı sürdürüp bazıları da "Canım ne anlar onlar siyasetten" diye konuşuyor...
Olacak, birileri de böyle konuşacak ki, Küpeli ve Kesikbaş'ın tavrı daha net ortaya çıkacak...
Nadir Küpeli, milliyetçi ve muhafazakar; Celalettin Kesikbaş, sol, sosyal demokrat bir siyasi çizgidedir...
Ve fakat ikisi de bulundukları makamın nimetlerini hiç 'yemedikleri' için, amaçları sadece 'çalışmak' olduğu için bu seçimde yarışmayı değil, hizmete devam etmeyi tercih etti...
Ve bizler de bu özelliklerinden dolayı kendilerini siyasette görmek ve hatta, daha da ileri giderek, "İkisi de belediye başkanı olsa" diyen Eskişehirlilerin sözlerini dinlemekle meşgul oluyoruz sürekli, gazeteciler olarak...
İnsanlar boş yere bu iki ismi siyasette görmek istemiyor, bırakın birbirlerinin makamını kendi makamlarını hemencecik bırakmaya hazır bu iki kişi, siyasete atılır mı bilmem, (zira kendilerine bu konuyu açan her kimse öyle sert bir tavır ile karşılaşıyor ki) ancak şunu çok net olarak biliyorum ki, kafası çalışan siyasetçiler (ki Eskişehir'de sayıları çok fazla) bu davranışları daha doğru değerlendiriyor.
2010 yılından bu yana Eskişehir'de alışık olunanın dışında tavırlara sahip siyasetçiler belirdi ve emin olun sesleri her geçen gün daha da yükseliyor...
1070'lerden beri Eskişehir'e, sanki başka bir yolu yokmuş gibi, belletilen, 'kavga-dedikodu-karalama' siyasetinin dışında başka başka tavırların da olabileceğini bundan sonra çok göreceğiz emin olun...
Muharrem Özçamur. 3 Yıl Önce
Toplumun birçok kesiminin haber ve detaylara ilişkin bilgisi yoktu benim gibi. Sn. Başkalarının gerek kişilikleri gerekse Eskişehir'e hizmet sevdalarının farkına vardım böylece . Teşekkürler s. Ağabeyim. Tabanda durum bu ise tavana doğru sirayet eder diye düşünüyorum. Saygılarımla.