Hemen "Ama Sayın Meral Akşener cumhurbaşkanı olmak istemediğini, başbakan olmak istediğini söyledi" denilmesin. Siyasette dün söylenen şeyin koşullar değiştiğinde bugün hiçbir bağlayıcılığının olmadığını birçok örnekte yaşayıp gördük. Hatta Sayın Meral Akşener İYİ Parti genel başkanlığından istifa etmiş, birkaç gün sonra da "Yoğun istek karşısında" fikrini değiştirip genel başkanlığa geri dönmüştü. Yeniden "yoğun istek üzerine" karar değiştirmesi kimseyi şaşırtmaz...
Şu anda mevcut dengeler içerisinde Meral Akşener'in Millet İttifakı'nın ortak adayı olması imkansızdır. Millet İttifakı'nın ortak adayı mevcut dengelerle belirlenirken HDP seçmeninden oy alacak bir kişi olması önemli bir kriterdir ve Meral Akşener HDP seçmeninden Kılıçdaroğlu'nun alabileceği kadar oy alamaz...
Peki mevcut durumda hem Kemal Kılıçdaroğlu hem de Meral Akşener aday olsalar olası bir ikinci tur durumunda Sayın Erdoğan karşısında yarışacak olan aday Kılıçdaroğlu mu Akşener mi olur? Bence Kılıçdaroğlu olur. Çünkü şu anda CHP ana muhalefet partisidir ve oy oranı İyi Parti'den yüksektir. HDP kendi adayını çıkarsa da çıkarmasa da mevcut dengelerde Kılıçdaroğlu Akşener'den daha çok oy alır.
Daha önceki yazılarımda sağ muhalif kesimde HDP ve hatta CHP'ye ihtiyaç duymadan AK Parti'yi sandıkta yenmenin ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını sonlandırmanın yollarına kafa yorulduğunu yazmıştım... Son zamanlardaki ekonomik uygulamalar ama özellikle 12 Mart 2021 tarihinde açıklanan ekonomik reform programı AK Parti'ye çok büyük zarar verdi. O tarihte 7.50 olan dolar kuru bugün 9.23 seviyesine fırladı. Dolar kurunun fırlamasının ihracata ve büyümeye destek olduğu söylense de halktaki yansıması yoksullaşma oldu... AK Parti destekçisi diye bildiğimiz birçok yazar-çizer bu durumdan yakınmaya başladılar... Halkta ekonomik sıkıntılar yüzünden bir kızgınlık oluştu...
AK Parti destekçisi yorumcular şöyle yorumlar yapar oldular: "Vatandaş ekonomiden şikayetçi ama kararsız seçmen artarken muhalefetin oyu artmıyor... Vatandaş sorunları kabul ediyor ama muhalefete yönelmiyor. "
Aslında bu söylem bile AK Parti ve Cumhur İttifakı için ortada ciddi bir tehlike olduğunu gösteriyor... "Sadece Türkiye değil bütün dünya sıkıntıda. Halk yoksullaşmasının sebebi olarak yine de Ak Parti'yi suçlamayacaktır" şeklindeki avunmalar da geçersizdir... Seçmen bahaneye bakmaz, gerçekliğe bakar...
Bu tabloyu şu sebepten anlattım; her an AK Parti'den kopması muhtemel az ya da çok bir seçmen kitlesi mevcut. Kamuoyu araştırmacıları onları şimdilik "kararsız seçmen" kategorisinde gösteriyorlar. Ya yeniden AK Parti'ye dönecekler ya da AK Parti ile vedalaşacaklar...
"Bu durumun Meral Akşener'in Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ne ilgisi var?" diye soranlar olacaktır, şöyle ilgisi var;
İYİ Parti, Deva, Gelecek, Saadet Partisi birleşip üçüncü bir ittifak oluşturabilirler... Cumhur İttifakı ve bu yeni ittifakın karşısındaki üçüncü ittifak CHP-HDP ittifakı olur mecburen. AK Parti küskünleri CHP-HDP ittifakına değil, İYİ Parti'nin dahil olduğu ittifaka yönelecektir...
Seçimde Erdoğan'ın karşısında hem Kılıçdaroğlu hem Akşener aday olurlarsa böyle bir durumda Akşener'in en fazla oy alan ikinci aday olması ve seçimin ikinci tura kalması mümkündür. Eğer ikinci tura Meral Akşener kalacak olursa CHP-HDP ittifakı seçmenleri de zaten Erdoğan karşısında ister istemez Meral Akşener'e oy vereceklerdir...