Pandemi sürecinde insanların farklı fikirlerini, görüşlerini anlamaya çalışmak gerek.
Pandemi sürecini hangi taraftan tutsak yırtılıyor. Fakat aşı konusundan girmek bu yazı için daha tutarlı olacaktır.
İnsanlara neden aşı oluyorsun gibi bir soru sorulduğu zaman cevap bellidir; sağlığımı düşünüyorum.
Gayet doğal ve rasyonel işlenen bir sürecin cevabıdır bu.
Peki aşı olmak istemeyen insanlara ‘’neden’’ diye sorduğunuz zaman ne tür bir rasyonellik bekliyoruz?
Aşı olan ve olmak isteyen insanlarla aynı kaygı fakat farklı bir fiilî durum söz konusu.
Altı ise sorgulamaya çok açık olan bir ton bilimsel tezatlarla dolu.
Uzun zamandır pandeminin hayatımıza girişinin tesadüfi olmadığından bahsediyorum.
Biliyorsunuz, artık ihtiyaçlarımızın başkaları tarafından belirlendiği bir devire girdik.
Bu durumun en büyük öncüsü ise internet oldu. Schiller’ın deyimi ile ‘’Entelektüel Kapitalizm’’.
Dünyandaki yarış piyasasında bulunan sektörlerin, hangi süreçler ile fikstürde üst sıralara çıkmaya çalıştığını artık ‘’ihtiyaç dayatması’’ belirliyor.
Adamlar işi çözmüş, o kedi buraya gelecek diyorlar.
Söz konusu bir ‘’dolaylı dayatma’’ olunca, kalkıp ‘’kahrolsun emperyalizm’’ diyoruz.
1 alana 1 bedava. 3 al 2 öde…
Ne güzel de dolaylı dayatma ama değil mi?
Şimdi en basitinden, aşı olmak istemeyen insanların yüzlerce gerekçesinin içerisinde en ağır olan tutum ise ‘’dolaylı dayatma’’ oluyor.
Evet, kimseyi aşı olmak için zorlamıyorlar şu an.
Arada sırada ‘’dolaylı dayatma’’ içeren cümleler duyuluyor veya aşı olmayan ile olan 65 yaş üstü vatandaşlara uygulanan süreçler karşımıza çıkıyor.
İç Hastalıkları Uzmanı Doktor Ahmet Faruk Yağcı, birkaç gün önce Twitter’da Meltem adındaki bir kadın doktorun aşı ile ilgili paylaşımına yorum yaptı.
Zaten olaylar orada koptu.
Bilim dünyasında bir çığır yaşandı.
Çift S kuralı.
Doktor Ahmet Faruk Yağcı’nın bir buluşu.
Aşı olmak istemeyen yaşlılar çift S kuralı ile aşıya ikna olmuş.
Doktor Meltem : ‘’Aşı olmayanlar gelip randevu istiyorlar. Malum 65 yaş üstü aşısız çıkamıyor dışarı. Yumurta kapı misali’’ diye bir tweet attı.
Doktor Ahmet Faruk Yağcı ise atılan tweet’e şu şekilde yorum yazdı:
Çift S formülü hocam. Güzel olmuş.
Peki çift S ne demek?
Şimdi ben başını diyorum, siz tamamlıyorsunuz.
Ya seve seve ya da …
Neyse.
Özür dilemek erdemliktir.
Fakat özrü kabahatinden büyük olan özürlerin, çift S kuralı ile dilendiğinin de altını çizmek gerek.
İstenmeyen özürden de devrik anlam çıkarmış.
Özür dilerken ‘’toplumdan, hassasiyetten ve vatandan bahsetmek’’ ne kadar da ironik, değil mi?
Hassasiyet mi?
Aşı olmak istemeyen insanların, neden aşı olmak istemediklerine yönelik birazcık kafa yorulsa, o zaman hassasiyetin dibi görülebilir.
O kadar sıkıcı bir gündem haline gelmeye başladı ki bu aşı olayı…
Yumurta ve tavuk misali…
Vatandaşların kaygılarına yönelik açıklama yapmak yerine, küresel sonuçları olan bir krizin ‘’dolaylı dayatmasına’’ ortak olmak, hiç kimsenin kafasındaki soru işaretini, noktaya çevirmiyor.
Sonuçta ‘’sağlık sektörü’’ de artık küresel zirve yarışında diğer rakipleri ile mücadele içerisine girdi.
İpler ellere alınmaya çalışılıyor.
Bunu sorgulayan insanlar ise ‘’cahil’’ ilan ediliyor. Bilimin felsefeden çıktığını unutanlar, insanları bu süreci sorguladıkları için ‘’bilim düşmanı’’ ilan ediyorlar.
Aslında bilimin köklerine kendileri ihanet ediyor, haberleri yok.
Amerika New York’ta aşı olanlara ‘’tam burs’’ kampanyası başlatıldı. Madem böyle bir imkân vardı, neden teşvik koşulu pandemi döneminde saptandı.
İşte bakın ‘’dolaylı bir dayatma’’.
En azından şimdilik hümanist çerçevede gerçekleşen teşvikler var.
Ama…
Çift S kuralı yarın Nazilerin SS’ine dönüşür mü?
İşte burada da bu kaygıyı, Ahmet Faruk Yağcı gibi düşünen insanların oluşturduğu ve arkasına sığındıkları modern tıp düşünceler bütünü oluşturuyor.
Vatandaşın karar organizmasını çift S’ye bağlamak yerine, kafalarda oluşan problemlere bilimsel yanıt vermek belki de bu süreci ‘’seve seve’’ aşamasına taşır.
Aksi durumu hiç etik değil çünkü…
Zannediliyor ki aşı olmak istemeyen herkes ‘’aşı karşıtı, bilim düşmanı’’.
Herkesin canı can, aşıdan korkup olmak istemeyenlerin canı patlıcan.
Aşı olmak istemeyen kişilere bir kere olsun sordunuz mu, neden diye?
İnsanlar aşıların yan etkilerinden korkuyorlar.
Bu kadar kısa sürede ortaya çıkan bir aşının test aşamalarının tamamlanmamasından, yan etkilerinin tam saptanmamasından, aşılar ile ilgili karşıt bilimsel makaleler…
Aşının bu kadar kısa sürede çıkmasını açıklayan bilim insanlarının ağzına ise dolanmış bir ‘’modern tıp’’ söylemi.
Uğur Şahin ise: Aşıyı 25 Ocak günü birkaç saat içinde tasarladım.
Vay be!
Normalde en az 5 yıl içerisinde çıkmasının makul görüldüğü aşıların birkaç saat içerisinde tasarlanması, ‘’modern tıp’’ söylemi ile meşrulaştırılıyor.
E madem modern tıp birkaç saat içerisinde bir aşının varlığını ortaya koyabilecek kadar gelişti, neden aşıyı her sene vurulmamız gerektiğine yönelik didaktikler paylaşılıyor.
Hani nerede modern tıp?
Bulunsa ya bir doz ile ömür boyu koruma sağlayacak bir aşı.
Yok, olmaz.
Aksi halde aşı baronları ve ilaç firmaları, girdikleri zirve yarışında kümeye düşer.
Oldu mu sana 1 alana 1 bedava sürekli bir ihtiyaç…
Kim bilir neler bulundu ama dayatılacak çift S bulunamadı da bizden saklıyorlar.
O kedi her sene buraya tıpış tıpış gelecek diyen farenin laboratuvar denekçisi Bill Gates ise, zamanla çift S, Nazi SS’i olur benden demesi.
Bence o kedi buraya gelmeden, fare kendisine kaçacak bir delik aramalı.
Bu da benden bir kıyak olsun…