Seçime az bir zaman kala muhalefet camiasında gişe rekorları kıran gösterilerle karşı karşıyayız.
6’lı ittifakın adayı kim olacak diye merak ederken DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın masayı terkedişi büyük bir sarsıntı yaşattı.
Büyük bir hevesle ve son çare olarak kurulan 6’lı ittifak, bırakın kimi aday göstereceklerini, masanın etrafında toplananlarla ilgili bir stratejiye bile sahip değillerdi.
Babacan ve Davutoğlu gibi isimler 6’lı ittifakta CHP seçmenini oldukça düşündürüyor, kararsız bırakıyordu.
Aynı şekilde AK Parti oylarını bölmek için kurulan DEVA ve Gelecek Partisi’ne oy vermeyi düşünen seçmen de ittifakın masadaki mikserinden çıkan smoothie yüzünden kara kara düşünüyordu.
Faydadan çok zarar veren bu karışımdan Babacan çıktı-çıkartıldı…
Ve 6’lı ittifak ister istemez güven kaybetti. Çünkü sağlam temellere oturmuş bir stratejilerinin olmadığı, bu şekilde ilerleyen bir ittifakın yarın neyi, nasıl başaracağı konusu seçmene tereddüt yaşatmaya başladı.
Ama bitmedi…
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da muhalefet algısını yerle bir etti.
Sığınmacı sorunu ile birlikte büyük bir çıkış yakalayan Ümit Özdağ en başta gençlerin gönlünü kazandı.
Zira neredeyse 8 milyon ilk kez oy kullanacak genç bir popülasyon var.
Gençler konusuna özenerek değiniyorum…
Çünkü gençlerin büyük bir çoğunluğu siyaseti ya Twitter’deki TT’lerden takip ediyor ya da takip ettiği sanatçıların, yayıncıların yazdıkları çizdiklerinden takip ediyor.
Gençlerin kaç tanesinin bütün partilerin ya da en azından desteklemek istediği partinin tüzüğünü okuduğunu da merak ediyorum.
Neyse, Ümit Özdağ Twitter’da büyük sansasyonel oldu.
Çevremdeki siyasetle gram ilgilenmeyen gençlerden bile duyduğum şu cümle her şeyi değiştiriyor: “Muhalefetin yıllardır yapamadığını Ümit Özdağ tek başına iki günde yaptı.”
Elbette en ufak çaresizlikte kendisini “karanlığa gömen” bir muhalefet yerine Ümit Özdağ’ın aktivistliği gençlerin ilgisini çekecekti, ne bekliyordunuz ki!
Böylece…
6’lı masanın tüm Z kuşağı propagandası da ellerinde patladı.
Ümit Özdağ’ın “sarı muhalefet” diye nitelendirdikleri de şimdi Ümit Özdağ’a maydonoz olmaya başladılar.
Sığınmacılar konusunda Ümit Özdağ çıkışları bu kadar sansasyonel olmaya başlamadan önce, muhalefetin de bu konudaki fikirleri Ümit Özdağ’ı aratmıyordu.
Peki şimdi?..
Nevşin Mengü, “Ümit Özdağ iyi bir medya ajansıyla anlaşmış. Ciddi bir trol ordusuyla sosyal medyada gündem oluyor” demeye başladı.
Kaftancıoğlu da sığınmacılarla ilgili, "Evrensel hukuk kuralları çerçevesinde bu insanların tamamını göndermek diye bir gerçek yoktur. Kalanların entegrasyonu, yeniden gelişin engellenmesi ve ülkesindeki koşulların oluştuğunda gidecek olanların gitmesi ulusal bir politik mesele" diyerek Ümit Özdağ’ın üstüne gizliden gizliye oynamaya çalışıyor.
6’lı ittifak sistematik bir şekilde anti-Özdağ propagandası yapmaya başladı.
Bu arada ben de ufak bir hatırlatma yapayım bari…
“Sığınmacılar”ı evrensel hukuk kuralları çerçevesine bağlı kalmadan istediğiniz gibi gönderebilirsiniz. Bir sığınmacıya “mülteci” statüsü verdiğiniz andan itibaren uluslararası hukuk kanun ve kuralları devreye girer. İşte o zaman zor gönderirsiniz.
Neyse, karanlığa gömülme falan dedik de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklını öyle basite indirgemeyin!
Belediye seçimlerinden sonra gömleğinin kollarını sıyırarak gönüllerde taht kuran İmamoğlu, bugünlerde kendi uzun vadeli kariyerinin son patinajlarını çekiyor.
İmamoğlu’nun Karadeniz turuna çıktığı heyet içine gazetecilerden Nagehan Alçı’yı alması en şiddetli tartışmaları başlattı.
Ben de tartışmanın Nagehan Alçı üstünden çıkmasını hiç anlayamadım…
Zira birisi bile kimse için sorun olmadı da bi’tanesi mi sorun oldu?
Ne mi demeye çalışıyorum?..
Terörist Sakine Cansız’a ağıtlar düzen Canan Kaftancıoğlu, İBB’ye alınan gerilla örgütü mensupları falan filan…
Bunların biri bile sorun olmadı, bir tane Nagehan Alçı mahşer midillisi ilan edildi öyle mi?
Eee, demedim mi size “basite indirgemeyin” diye?