Sevgili kadın vallahi çok güzelsin... Olanca halinle tam ve yeterlisin inan bana. Duyma onları sen, tıka kulaklarını! Eşsiz yaratılışını, biricikliğini kutla ayna karşısında. Aldırma onlara. Herkes gibi olmak zorunda değilsin. Takma kirpiklere ihtiyacın yok. Biraz badem yağı sür istersen; besler, uzatır. Yaşamına tanıklık eden kırışıklıkların, beyazlayan saçlarınla hala çok güzelsin... Ve tüm bu olanların normal olduğunu sana unutturmaya çalışan bir tayfa var, sakın kanma onlara, aç gözlerini! Gözlerin ışıl ışıl, bakışların baki. Güzellik hem göreceli hem de geçici. Sen gel eskilere kulak ver. Ne demiş büyükler? “Güzel yüze kırk günde doyulur da, güzel huya bir ömür doyulmaz.” Vallahi öyle. Her şeyin içinin boşaltıldığı gibi, güzellik kavramının da içi boşaltılmadı mı? Üretmenin, aklın, emeğin, çabanın, huy güzelliğinin üstünü çizdiler, elimize yapay, tapılacak bir güzellik verdiler. Estağfirullah!
90 / 60 / 90 olmak zorunda değilsin! Sana dayatılan, kalkık burun, kavisli kaşlar, çıkık elmacık kemikleri, dolgun dudaklar ve dahasına sahip olma mecburiyetin yok. Seni bu işlemlerle aynılaştırırken sistem; asıl seni, şahsına münhasır halini, özünü, yaratılışını yok ederek hem para kazanıyor hem de seni sana kaybettiriyor... Biricikliğin yok oluyor! Takılma güzelim bunlara, sen modanın bir parçası olacak kadar sıradan bir şey değilsin. Özelsin. Vallahi çok güzelsin. Geç aynanın karşısına. Daha bir başka bak kendine lütfen. Yaratılanı, sana armağan edileni gör. Aynada gördüğün kadına bak. Ne kattın yaşam boyu ona? Emeklerin yok mu yüzündeki çizgilerin arasında? Gerdirip yok mu edeceksin yoksa? Uykusuz, kafa patlattığın geceler gelip çökmemiş mi göz altlarına? Değersiz mi onca çaba? Tüm bu izler kanıtı değil mi değerli yaşamının? Sahip çık onlara lütfen. Severek, kabullenerek, normal olduğunu bilerek... Aynada gördüklerine ne anlam yüklediğin önemli. Yaşanmışlık, yaş almışlık, biraz da kırışmışlık... Gayet tabii hepsi de. Kaçma kendinden. Gurur duy lütfen. Utanılacak bir şey yok yüzünde, bedeninde. Her bir iz neye tekabül ediyor? Düşün. Emek, aş, düş belki... Fakat toplamı sensin, senin yaşamın. İlmek ilmek ördüklerinin ispatı tüm bu izler. Seni sen eden her şeyi yok edip para kazanmanın derdindeler, seni çirkinleştiğine inandırmak için canla başla çalışıyorlar! Sakın müsaade etme seni kandırmalarına. Biricikliğini onlara teslim edip aynılaşırken hem bedenine bir sürü zararlı maddeyi alıyor, sağlığını hiçe sayıyorsun hem de parandan oluyorsun. Hepsi para tuzağı güzelim, yapma! Ayna ayna söyle ona var mı bu Dünya’da ondan bir tane daha?
Kahverengi gözlerime ışık vurduğunda, elaya çalan renge dönmesi mutlu ederdi küçükken. Yüzümü yıkarken, gözüme kaçan sabunlu suyun gözlerimi bu renge döndürdüğünü fark ettiğimde; sabunlu suyla doldurup, ışık altında gezesim gelirdi! Daha güzel olmak istiyordum. Beni mavi, yeşil, ela gözlülerin güzel(!) olduğuna inandırmışlardı. Ben güzelliğin başka bir şey olduğunu öğreneli çok oldu. Güzel görebilen canım kahverengi gözlerim için şükür doluyum şimdilerde. Ne çok saçmalığa inandırılıp, kendimize küstürülüp, mutsuz edildik... Yapay bir güzellik dayatıyorlar da ruhumuz duymuyor. Fıtratına müdahale edip, yaratılışını bozma; var olanın şükrünü yap ki artsın. Şükür nimeti arttırır. Şükür güzelleştirir, iyileştirir. Sende var olanı gör ve lütfen kıymetini bil güzeller güzeli kadın. Hakikati görebilen mutmain bir kalp nasip olsun tüm canım kadınlara. Nasip olsun ki Dünya da biz kadınlar gibi güzelleşsin... Güzellikler ruhunda gizli, onu takip et, modayı değil...