Dünden beri bir gazetecinin başka bir gazeteciye yaptığı şiddetin görüntülerini izliyorum.
Hatta dün akşam bu konuyla ilgili yazımı yazacaktım ama sabah sakin kafayla yazarım diye düşünüp, yattım yatağıma.
Rüyamda da bu görüntüler hep dönüp durdu...
Farkında mısınız bilmiyorum ama toplumun her kesiminde şiddet olayları artmaya başladı.
Ve insanlar artık bu durumu normal bir durum olarak görüyor.
İşin acı olan yanı da bu maalesef.
Oysa şiddetin hiçbir türü haklı gösterilemez.
Özür dilemek de bu mağduriyeti asla ama asla gideremez.
Sarıkaya'nın özrünü okumayanınız yoktur.
Beni tatmin etti mi, hayır.
Hatta, "Olay kamuoyuna yansıdığı için" le başlayan kısmından sonra zaten inanılmaz bir miğde bulantısı hissettim içimde.
İnsanlar bir şekilde bir yerlere geliyorlar ama o yerleri hak ediyorlar mı? diye soracak olsam, niye bu soruyu düşünüyorsun ki, hak etmediklerini her seferinde gözünün içine baka baka göstermiyorlar mı? diyorum.
Bir zamanların meşhur bir deyimi vardı metal zehirlenmesi diye.
O zehirlenme adeta toplumun üst ve üste çıkan kesimlerinde yayılmış durumda.
Ruhları ölmüş insanlar, ruhları yaşayan insanların ruhlarını emiyorlar...
Kendileri gibi herkesi hasta etmeye yemin etmişler gibi...
Benim bu görüntülerde canımı acıtan bir diğer durum da, şimdilerin Gaziantep Belediye Başkanı, bir zamanların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in şiddet olayı esnasındaki umursamaz tavrı...
Tamam Gaziantep tarihimizde çok önemli bir yeri olan, sahip olduğu değerleriyle adından sıkça söz ettiren önemli bir şehrimiz.
Elbette ki, o şehrin Belediye Başkanı olarak, şehri, şehirde yapılan işleri anlatacaksınız.
Ama, karşınızda gerçekleşen bir şiddet eylemi var iken, hala hiçbir şey olmamış gibi yüzünüzde bir tebessüm, Gaziantep de şöyle diye konuşmanıza devam etmezsiniz.
Bir kadın olarak geçtim, Bir belediye başkanı olarak, eski bir bakan olarak, karşınızda şiddete uğrayan birini gördüğünüzde Gaziantep'i anlatmaya devam etmek yerine, "Hooop Sayın Sarıkaya! Siz ne yapmaya çalışıyorsunuz?" diye bir tavır ve duruş sergileseydiniz, işte o zaman o koltuktaki yerinizin gerçekten Gaziantep için, insanlar için olduğunun üstüne basa basa ispatlamış olurdunuz.
Ben eğer Gaziantep'te yaşıyor olsaydım ve siz benim belediye başkanım olsaydınız, sizin bu davranışlarınızı izledikten sonra size olan, sizin şehrim için ve şehrimde yaşayan diğer vatandaşlar için ileride yapacağınız çalışmalara olan güvenim kalmazdı.
Şahsen şu an bile güvenimin kaldığını düşünmüyorum.
Az önce yazımın başında da dedim ya, insanlar bu durumu normal olarak görüyor diye, eğer bir belediye başkanı bile gözünün önünde yaşanan bu olaya tepkisiz kalıp, Belediye Başkanlığı yaptığı şehri anlatmaya devam ediyorsa, ileride insanlar iyice çığırından çıkıp birbirini katletme noktasına geldiğinde bu tarz düşünen insanların, ellerine çaylarını kahvelerini alıp, iyi iyi, ne güzel işte demelerinden korkuyorum.
Şahin olay sonrasında yaptığı açıklamalarda, yayın sonrası Sarıkaya ile görüştüğünü ve yaptığı davranışı yanlış bulduğunu söylemiş.
Neden olay sonrası, neden o anda değil diye içim içimi yiyor.
Bu anlamda şimdi birçok teknik bilgi sıralayacaksınız, şundan ötürü, bundan ötürü diye eminim.
İyi de o ondan ötürü, bu bundan ötürü...
O zaman suçlu "ötürü" mü?