Yılmaz hocaya ayıp olmuyor mu?..

Konuya direkt gireyim.. Türkiye’de temayül yoklaması yapılmayacak tek isim Yılmaz Büyükerşen’dir.

Eğer yanlış algılamadıysak CHP genel başkanı Özgür Özel temayül yoklaması yapılacak iller arasında Eskişehir’i de telaffuz etmişler.

Ayrıca buyurmuşlar ki başarılı belediye başkanları için adaylıklarına devam edecekler diye..

Yılmaz hocayı geçtim, Ahmet Ataç'ın yerine halkta karşılığı olan kimi koyacaksınız?

Kazım Kurt’un parti içindeki muarızları haricinde neyini yoklayacaksınız?

Temayül yoklamalarının aşağı yukarı nasıl yapıldığını biliriz.

Nasıl olsa tüzük kurultayını ertelediniz, önünüzde bolca zaman olacak. Doğru dürüst üye yapılanmasıyla hakim nezaretinde ön seçim yöntemini getirirsiniz bu oyalama taktiklerini de bertaraf edersiniz.

Bugün için Yılmaz Büyükerşen adına temayül yoklaması kadar ayıp bir şey olamaz. Siyaset adına, insanlık adına, vefa adına fevkalade çirkin olur..

Ayrıca Yılmaz hocanın aday olup olmayacağını bilmiyoruz. Yılmaz hoca yerel seçimlerin lokomotifidir. Kendisinin haricinde diğer ilçelere de etki eder.

Hiç temenni etmeyiz ama hoca aday olmazsa çadır çok kötü biçimde karışır.

Bir iki küçük ilçenin haricinde başkanlık kazanılması hayal olur.

Adaylıklar içinde adı geçen arkadaşlarımız kusura bakmasınlar ama iyi insan olmak dürüst insan olmak başka bir şey, yerel yönetimler seçimi başka bir şeydir. Aday adayları arasında ismi geçenlerden Erman Gölet haricinde halkta karşılığı olan aday pek gözükmüyor.

Yine söylüyorum ismi geçen kardeşlerimiz kusura bakmasınlar ama bu seçim kitleleri arkasından sürükleyeceklerin kırılma noktası olacak bir seçimdir.

***

İYİ Parti iyi gitmiyor... 

Türkiye’mizin genel siyasi tablosuna bakacak olursak, çok uzun yıllar öncesinden beri merkez sağ ağırlıklı olduğunu görürüz.
Demokrat Parti (DP) 1960 ihtilali ile kapatılınca sonradan kurulan Adalet Partisi (AP) bu boşluğu doldurarak bir başka ihtilal olan 12 Eylül 1880 yılına kadar genellikle iktidarda faaliyetini sürdürdü.

Diğer siyasi partiler gibi Adalet Partisi de kapatılınca daha sonraki dönemlerde yeniden arayış içerisine girmiş ve Doğru Yol Partisi (DYP) ve Anavatan Partisi (ANAP) ikiye bölünmüş olarak devam etmişti.

İşte Türkiye'nin siyasi kaderi merkez sağda bu bölünmüşlük ile değişmiş Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz’ın genel başkanlıklarındaki sürtüşmeleri neticesinde hızla erimişler ve bu boşluğu değerlendiren AK Parti iktidar olmuştur. 

İşte bu şekilde yalpalayan merkez sağ seçmenine sahip olmak için yola çıkan ve epeyce yol kateden İYİ Parti bir ara yüzde 16-18 diye telaffuz edilerek önemli mesafe aldığı görülmüştür.

Bu yükseliş Meral Akşener’in başını döndürmüş olmalı ki diğer partilerin iç işlerine karışmaya, onlara ayar vermeye çalışmıştır.

İnişli çıkışlı geçen bir dönem sonunda merkez sağ seçmenin önemli ölçüde desteğini kaybetmiş yüzde 10'un altında bir oy alarak seçimden çıkmıştır.

İlk çatlak yerel seçimlerde her ilde kendi adayımızı çıkaracağız demesiyle patlak vermiş, daha sonra ayrışmalar başlamıştır.

Cumhurbaşkanı ve milletvekilliği seçimleri dönemini iyi yönetemeyen Akşener, ayağına kadar gelen merkez sağ oylarına sahip çıkamamış kısır çekişmelerle başa çıkmaya başlamıştır.

Fevri çıkışlar sonunda yaptığı tahribatı toparlamak için daha sonra ki gayretleri yetersiz kalmıştır.

Her ilde aday göstereceğiz demekle kazanmak için değil, kaybettirmek için bir davranış olarak yorumlayanların artmasına sebep olmuştur.

Siyaset kumar oynamayı sevmez.

Biz merkez sağın sahipsiz kalmasını istemiyoruz, siyaset adına, ülke adına…