En sevdiğimiz siyasi analizlerin, futbol yorumlarının hepsi kahvehanelerde ve berberlerde olurdu. Malum pandemiden dolayı birlikte oturamadığımız günlerin acısını sosyal medyadan çıkartmaya çalışıyoruz. Sosyal medya mecralarında geçirdiğimiz zaman yetmezmiş gibi, şimdi de bu zamanı hangisinde daha efektif kullanacağımızı analiz etmeye başladık. Tehlikenin farkında mıyız?
Neyse, bu başka bir yazının konusu aslında, sebebim odur ki yine farklı bir sosyal medya da dinlediğim bir konu hakkında yazma isteğim. Mustafa Sarıgül’ün sosyal medyada dolaşan ve bir kesimin dalga geçtiği, diğer bir kesimin gayet samimi bulduğu videolarından bahsedilen bir odada bazı sorulara cevap bulamadığımızı fark ettim. Aslında son 20 yıldır Mustafa Sarıgül’ ü kafamızda nereye, nasıl oturtacağımızı, nasıl konumlandıracağımızı düşündük. Şişli Belediye Başkanlığı ve sonrasında, o dönemlerin Ekrem İmamoğlu etkisiydi kendisi. Hatta üniversite yıllarımızda Şişli’de şahsen tanışma ve sohbet etme şansı da yakalamış biri olarak sormak istediğim ilk soru; Ne olmuştu da şu anda İmamoğlu’na gösterilen bu ilgi ve alakayı kaybetmişti? Zamanında insanların “Siyasetçi” gözüyle bile bakmadığı bir liderden, bugün “Yeni parti kurmuş işte” diye alenen bahsedilen sürece nasıl gelindi?
Tabi bu soruların cevabını bulabilmek için önce bazı anlayamadığım şu tarz soruların cevaplarına ulaşmak gerekiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olana kadar CHP içindeki konumunu, Baykal ve Kılıçdaroğlu ile olan iletişimi veya parti içindeki muhaliflerle olan durumu neydi? Döneminde Şişli Belediyesi içinde çıkan yolsuzluk iddialarına ne oldu? Dönemin Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile oğlu arasında neden tartışma çıktı? 2005 yılında Deniz Baykal’ a rakip olduğu kurultaydan sonra CHP’ den ihraç edilmesi sürecinde kimlerle neyin pazarlığı yapıldı? 2009 Yılında yeni parti kurmak için çıktığı yolda kurduğu hareket ile, neden daha sonra kendisini ihraç eden CHP’ ye destek verdi? DSP ile olan ilişkisi neydi? DSP’den ayrılmasını Rahşan Ecevit mi istemişti? Bu dönemde Rahşan Ecevit DSP’nin adının değiştirilmesini neden istemişti ve bunun Sarıgül ile bağlantısı neydi?
Daha fazla detay sorulara girmeyeceğim çünkü Mustafa Sarıgül ve yeni partisi hakkında kamuoyunda oluşan algı ve talep bu sorulardan bağımsız olarak düşünülmelidir. Süleyman Demirel’ in dediği gibi “Dün dündür” müdür yoksa? Şu anda Sarıgül’ü destekleyenlerin kafasındaki tek soru neden bu kadar geciktiğidir aslında.
Benim kafamda ise işin biraz daha “İletişim” boyutu var. Mesela “Çare Sarıgül” treni kaçmışken, şu anda parti için yapılan iletişim çalışmalarının ve tekrar popüler olma isteğini anlayabiliyorum, hatta sosyal medyada dolaşan ve yazının başında da belirttiğim, bir kesim tarafından dalga geçilen videoların aslında özellikle böyle olduğunu düşünüyorum. Araç içinde şarkıya eşlik edemeyişin videosu, gençlerle çektiği selfi videosu, yol kenarlarında durup aklına gelenleri söylediği imaj videoları veya golf sahasında tarımdan bahsetmesi. Tüm bunların aslında bir strateji temelinde yapıldığını düşünüyorum. Sarıgül, Değişim Partisi ile “Çare Sarıgül” günlerini arıyor ve yeni nesil gençleri yakalamak için böyle bir strateji ile ilerliyor.
Başarılı olur mu bilemem, fakat belli bir yaş üstü seçmeni, yukarıda bahsedilen sorulara cevap bulamayacakları için çekemeyeceğini düşünüyorum. Hatta bu seçmenin şu anda, bu hareket ve partinin neden bu kadar geciktiğini kendi kendilerine sorduklarına eminim. Bırakın Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Deniz Baykal’a rakip çıkmış ve şu anda CHP’nin belki de başında olması gerektiği bir kesim tarafından düşünülen Sarıgül’ü, kimler, neden bu kadar zaman sessiz kalmasını sağladı?
Peki aynı şeyler Ekrem İmamoğlu’nun da başına gelir mi?