"HiddenServiceDir /var/lib/ TOR /hidden_service"*
*Bu bir Karanlık Ağ başlığıdır.
30 yıl önce bin bir zahmetle girdiğimiz internet artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Bu ağ sayesinde yasal ya da yasadışı, etik ya da ahlak dışı, her türlü ürüne ve servise ulaşmamız mümkün. Dipsiz bir kuyuya dönüşen internetin derinliklerinde hayallerimizin ötesinde bir dünya yatıyor; karanlık ağ yani Dark Web.
Peki bu uçsuz bucaksız ağ tek bir resim ile nasıl anlatılabilir. Tarayıcınızda Dark web veya Deep web kelimelerini aratırsanız karşınıza hep buz dağı benzetmesi görselleri çıkacaktır. Bu benzetmenin sebebi internetin görünenden çok daha fazlasını derinliklerinde saklamasının sebebidir. Buz dağının nasıl göründüğünü hepimiz biliriz, denizin üstünde görünen küçük parça şu anda günlük olarak kullandığımız internettir. Bu katman da bulunan yaklaşık 5 milyar kullanıcı her saniyede yaklaşık 30.000 filmlik yer tutan veri akışına neden olur buna rağmen yüzeydeki ağ internetin %5 ini ancak temsil eder. Kalan %95 lik kısım ise suyun altında kalan işte o karanlık ağ dediğimiz bölümdür. Herkesin ulaşamayacağı, sadece özel kodlar ve özel programlar ile giriş yapılabilecek, aynı zamanda kişisel verilere, devlet hesaplarına, askeri bilgilere, herkesin banka bilgilerine ulaşılabilecek bir alandır. Basitçe anlatmak gerekirse arama motoruna yazıp bulamadığınız her bilgi bu derin ağdadır. Bu bölüme özel olarak oluşturulmuş şifreler ve uygulamalar ile belirli kişilerin ulaşabildiğini biliyoruz. Örneğin telefonumuzdan kullandığımız banka aplikasyonunda bizim görebileceklerimizin dışında banka yazılımcılarının anında müdahale edebilecekleri ve herkesin bilgilerini görebilecekleri bir alan olması gibi.
Şimdi gelelim asıl karanlık ağın en alt bölümüne, bu bölüm internetin hayatımızı kolaylaştırmanın dışında kalan, internet kullanmayanları dahi tehdit edebilecek çok daha karanlık içerisinde terörizm, uyuşturucu, insan ticareti, istismar videoları, yasadışı bahis, kara para aklama ve daha burada ahlaken sayamayacağım birçok eylemi içinde bulunduran alandır. Bu alanda yapılan ticaret, hukukun dışında tamamen illegal yapılarla oluşturulmuş bir ticaret. Yasaksız ve çok az kişinin erişimi olan bu yer gerçek karanlık ağdır.
Peki bu alan neden hayatımızda?
Deep web ve onun karanlık yüzü olan Dark web uzunca bir süre kamuoyunun dikkatini çekmedi, ta ki yeni bir kötülük pazarı kurulana kadar. 2012 yılında Amerika’da gerçekleşen uyuşturucu ticaretinde inanılmaz bir artış dikkatlerden kaçmadı. Tüm havaalanları, dağıtım şirketleri, posta merkezleri hatta mektuplar bile yasa dışı uyuşturucu maddelerle dolup taşmaya başlamıştı. Polis bu artışın sebebini önceleri çözemese de Dark web kullanıcıları bunun farkındaydı. Güvenlik güçleri aylar sonra “ipek yolu” adında ki bir sitede her türlü uyuşturucu maddenin serbestçe satıldığını fark etti.
960.000 kullanıcıya sahip hızlı ve ücretsiz kargolama ile birlikte alenen uyuşturucu ticaretinin yapıldığı bir siteydi bu. Hangi uyuşturucunun daha iyi olduğunu, hangisinin daha uygun fiyatlı olduğunu, kullanıcı yorumlarına kadar ulaşabileceğiniz, neredeyse sadece puanlamaların eksik olduğu yasadışı bir site. Bu web sitelerini yasadışı silah ticareti yapan siteler izledi.
Bu durumun arkasında karanlık tarafa geçmiş Amerika’nın en parlak mühendislerinden biri vardı; sitenin o dönem 26 yaşında olan kurucusu “Ross William Ulbricht” milyarlarca dolarlık bir ağın başındaydı. Özgürlükçü düşüncelere sahip bu mühendis, uyuşturucu ve her türlü illegal maddenin yasal olarak satılmasını savunuyordu. Her şey polisin gözü önünde gerçekleşiyordu ve o yıllarda polis siber suçlar konusunda yeterli donanıma sahip değildi. Ulbricht Amerikan polisinin gözünün içine baka baka, Amerika devleti ile savaşıyordu ve FBI dahil tüm polis birimleri çaresizdi.
Ulbricht 2013 yılında ipek yolundaki işlemleri anonimleştirmek ve parayı aklamak için o dönemlerde henüz yaygın olmayan Bitcoine girdi. O zaman pek adı duyulmamış bu teknolojinin kullanımını dünyadaki kripto devriminin hızlandıracak en önemli adımlardan biri olacaktı. FBI’ a göre Ulbricht’in bilgisayarına el konulduğunda, bugünkü değeri yaklaşık 8,5 milyar $ değerinde 144.000 Bitcoin ele geçirildi. Halen hapiste olan Ulbricht’in hukuk mücadelesini kurduğu vakıfla annesi veriyor. İki kez ömür boyu hapis cezası alan Ulbricht cezaevinde olsa da 2013 yılında kapatılan “ipek yolu” sadece yasa dışı ticaretin başlangıcıydı ve hala uyuşturucu satışı ne yazık ki engellenemedi.
Karanlık ağın koruması altında gerçekleştirilen en büyük suçlardan biri 2015 yılında Paris’te üç ayrı noktada düzenlenen eşzamanlı terör saldırılarıydı. Saldırıda 130 masum insan vahşice öldürüldü. Paris eylemlerinin planlanması örgüt içinde ciddi bir gizli iletişim gerektiriyordu. Peki bu durum gözetimde nasıl kaçabilmişti. Yapılan soruşturmada teröristlerin bu iletişimin tamamını dark web üzerinden gerçekleştirdikleri anlaşıldı. Bu sayede operasyon hiçbir istihbarat servisinin takibine takılmadı.
Dark web sadece yasa dışı iletişimi kolaylaştırmadı. Bu karanlık ağın en korkunç özelliği dünyanın her yerindeki pedofilileri bir araya getirmesiydi. Bu hasta kişiler yalnız olmadıklarını fark ettiler ve tarihte hiç olmadıkları kadar organize oldular. Yalnız ve bireysel çocuk istismarcıları, yerini çevrimiçi, örgütlü, yüksek teknolojiye hakim Dark Web’de saklanan pedofillere bıraktı. Bu geleceğimiz için korkunç bir şey.
Bunun en büyük örneklerinden biri Filipinler’de yaşandı. Dehşet veren olaylar dizisi Peter Scully isimli Avustralya Vatandaşı bir suçlunun Filipinler’e kaçmasıyla başladı. Scully sevgilisi ile birlikte kaçtığı Filipinler’de aç çocuklara yardım ederek onları istismar ediyor ve videolara çekiyordu. Dark web’e giren Scully’nin ilk yayınını 2000 kişi izledi ve bu iğrenç girişim o günkü parayla 410.000 $ kazandırdı. Videolarında maskeli olsa da, Avustralyalı olduğu için kendini belli eden aksanı ve videolardaki odanın pencere sitili onu ele verdi. 2015 yılında yapılan bir operasyonla yakalandı. 75 çocuğu istismar ve işkence ettiğini itiraf etti. Dünya bu aşağılık adamın yakalanmasıyla bu ağın başka acımasız yüzüyle de tanışmış oldu. Polis bu olay sonrasında Dark web’in en büyük çocuk istismarı sitesini çökertti. Sitenin sahibi olan kişiler 30 ar yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak maalesef bu tür girişimler hala devam ediyor.
2021 yılında Almanya’da benzer bir istismar sitesi daha çökertildi. 3600 çocuğun mağdur olduğu ve 410.000 kullanıcıya ulaşan sitenin kurucuları gözaltına alındı.
Dark Web’de her türlü kötülük var fakat kullandığımız internette karanlık ağdan çok farklı değil. Bu kullanıcıların sadece %1’i yasadışı sitelere giriyor geriye kalan büyük çoğunluk karanlık ağın kabul edilebilir davranışlar ve gizlilik için kullanıyor.
Ve şunu unutmayın bu karanlık ağda iletişim kurduğunuz kişiler çok tecrübeli korsanlar ve sizin kişisel bilgilerinize kolaylıkla ulaşabilirler. Size gönderecekleri bir Truva atıyla yani özel bir yazılımla sizin tüm bilgilerinize sahip olabilir, sizi sürekli izleyebilir, başkaları ile paylaşılmasını istemediğimiz görüntülerinizi, zil seslerinizi, videolarınızı, bulunduğumuz mekanları başkalarıyla paylaşabilir ya da bunu şantaj aracı olarak kullanabilirler.
İnternete sörf yapıyorum dediğimiz şey artık bizler için sıradan olmaya devam ediyor. Bizler tehlikenin farkında olsak da asıl sıkıntının sörf yapmayı bilmeyen ve bizim yaklaşık on katımız kadar bu ağların içinde olan çocuklarımız için endişe duymalıyız. Çünkü bu internet, çocukların ve gençlerin nasıl hissettiğini, öğrendiğini, düşündüğünü ve davrandığını etkiliyor. Bu nedenle, dijital medya kullanımının risklerini ve faydalarını ve bunları ailemiz için nasıl dengede tutacağınızı anlamak önemlidir.
“Yakın tarihli Common Sense Media araştırması, çocuk (8-12 yaş) ve gençler (13-18 yaş) tarafından internet kullanımının COVID-19 salgınından bu yana geçen iki yılda dört yıl öncesine göre daha hızlı arttığını gösteriyor. Araştırma, 8-12 yaş arası çocukların günde ortalama beş buçuk saatini ekran başında geçirdiğini ortaya çıkardı. Bu oran, gençler için günde sekiz buçuk saatin üzerine çıkıyor.
Gençlerin %79'u haftada en az bir kez sosyal medyayı ve çevrimiçi videoları kullandıklarını ve bunların %32'si YouTube'suz yaşamak istemediklerini söylemiş. Yaklaşık üçte ikisi (%65) her gün bir akıllı telefon veya tablette TV izlediğini, %64'ü çevrimiçi video izlediğini ve %43'ü oyun oynadığını söylemiş. Ve bu çevrimiçilik günde ortalama 6,5 ila 7,5 saat ekran süresi anlamına geliyordu.
Başka bir ankette, daha küçük çocukları (12 yaşından küçük) olan ebeveynlerin %71'i, çocuklarının ekran önünde çok fazla zaman geçirmesinden endişe duyduklarını söylemiş.”
Teknoloji, birbirimizle etkileşim şeklimizi tamamen değiştirdi. Yetişkinler olarak bile, telefon görüşmesi yapmaktansa mesaj göndermeye daha yatkınız. Benzer şekilde, sosyal medyada genellikle kişisel olarak davrandığımızdan farklı davranırız. Bu farklılıklar yetişkinlere özel değildir. Çocukların sosyal medyada önemli miktarda zaman geçirmesi, benlik saygısının düşmesine neden olabilir. Gençler, kendilerini akranlarıyla karşılaştırmaları nedeniyle sıkıntıya yol açabilecek bir dijital vurgulama makarası olan küratörlü içeriği görüyor. Genel olarak, teknolojinin yanlış kullanımı, çocuklarda sosyal ve davranışsal sorunlara neden oluyor, çünkü bu teknoloji, çocukların başkalarıyla etkileşim içinde geçirdikleri süreyi en aza indiriyor.
Son söz;
Uzun uzun şöyle yapalım, böyle yapalım, yasak koyalım, sınırlama koyalım vb. gibi önerilerde bulunmayacağım tabi ki. Zira yapmamız gereken şey çok basit. Çocuklarımızla daha fazla zaman, kaliteli zaman…